1. rahat bırakmak
  2. birini yalnız bırakmak
  3. (a) karışmamak, rahatsız/taciz etmemek.
    Let me alone for that: Sen o işi bana bırak. (b) … şöyle
    dursun, … bir tarafa.
    He was too tired to walk, let alone run: Koşmak şöyle dursun, yürümeye mecali yoktu.
  4. (a) karışmamak, dokunmamak, kendi haline bırakmak.
    Let me alone (Leave me alone): Bana karışma,
    beni kendi halime bırak.
    Let him alone: Ona dokunma/bırak onu. (b) bir yana, şöyle dursun, nerde kaldı (ki).
    Honesty, let alone honor, was not in him: Şeref şöyle dursun, onda dürüstlük namına bir şey yoktu.
birini rahatsız etmemek Fiil
birinin yakasından düşmek Fiil
birinin yakasını bırakmak Fiil
birinin peşini bırakmak Fiil
birini kendi haline bırakmak Fiil
birini rahat bırakmak Fiil
birşeye dokunmamak Fiil
birşeye bulaşmamak Fiil
birşeyle oynamamak Fiil
birşeye karışmamak Fiil
birşeye müdahale etmemek Fiil
halinden memnun olmak, mevcut durumu değiştirmekten kaçınmak.
fazla üstelememek, fazla üzerine varmamak, fazla zorlamamak, olanla yetinmek.