birini şiddetle paylamak
Fiil
yalanmak, (zevkten) ağzı sulanmak, zevkle beklemek/ummak.
(yemek beklerken) yalanmak, ağzının suyu akmak.
yarasını kendisi sarmak, başının çaresine bakmak.
(birinin) kıçını yalamak, yaltaklanmak, dalkavukluk etmek.
yaltaklanmak, çanak yalamak, dalkavukluk/tabasbus etmek.
yaltaklanmak, el etek öpmek, çanak yalamak.
He is not fit to lick that man's boots: Onun eline
su dökemez/kesip attığı tırnak olamaz.
alabildiğine koşarak, bütün hızı ile.
lick ile ayni anlama gelir. hayvanların yaladıkları doğal tuz.
acemi eri pataklamak
Fiil
yarım yamalak, baştan savma, gelişigüzel, üstünkörü.
give oneself a lick and promise: kendine biraz çeki düzen vermek.
enflasyonla başa çıkmak
Fiil
(sıkı çalışma sonunda) şekil/biçim vermek, hazırlamak, tamamlamak, mükemmelleştirmek, tekemmül ettirmek, adam etmek.
birinin tozunu almak
Fiil
birine dalkavukluk etmek
Fiil
(dalgalar) kıyıyı yalamak
Fiil
(a) ölmek, vurulup düşmek, (b) yer/etek öpmek, küçük/zelil/hakir düşmek.
yenilmek, mağlup olmak, kahrolmak, öldürülmek.
(alevler) damı yalamak
Fiil
yalayıp yutmak, bir şeyin üstündeki zamkı/yiyeceği vb. dil ile yalayıp bitirmek.
The cat licked up the spilt milk.
Afrikalı ya da Asyalı soydan gelmek
Fiil