1. (a) yola çıkmak/koyulmak, (bir işe) başlamak, (b) girişmek, teşebbüs etmek. (c) tanımlamak, anlatmak,
    belirtmek, açıklamak, izah/şerh/teşhir etmek.
    The reasons for my decisions are set out in my report. (d) (fidan) dikmek, daldırmak, (e) dizmek, tanzim etmek, düzenlemek, hazırlamak.
    To set out the chairs for the meeting in rows of 10. The meal was set out on a long table.
düzenleme
sosyal toplantı
aranjman
tertip
yolculuğa çıkmak Fiil
yola çıkmak.
malları standda sergilemek Fiil
başlamak, girişmek.
ilkeleri belirlemek Fiil
…'e kalkışmak/koyulmak/girişmek.
He set out to reform the world: Dünyayı islâh etmeye kalkıştı.
denize açılmak Fiil
aşağıda yer alan hükümler uyarınca değiştirmek Fiil
x maddesinde belirtilen amaçlar doğrultusunda
aşağıdaki kanun hükümlerine göre
aşağıda sözü edilen hükümler çerçevesinde
tasarrufundan belli bir miktarını ayırmak Fiil
hareket