peşine düşmek, peşini bırakmamak, yakından takip etmek.
incitmek, gücendirmek, hislerini rencide etmek.
kızdırmak, öfkelendirmek, damarına basmak.
sevincinden uçmak/uçar gibi hissetmek.
çok nazik sorunlarla karşı karşıya bulunmak Fiil
(olaylar) birbirini izlemek Fiil
nazik bir durum karşısında dikkatli olmak.
çok tedbirli/ölçülü davranmak, ayağını denk almak.
yasak konuyu ele almak Fiil
tepmek Fiil
birinin nasırına basmak Fiil
yakından izlemek Fiil
peşine düşmek Fiil
birinin nasırına basmak Fiil
incitmek Fiil
nasırına basmak Fiil
birinin duygularını incitmek Fiil
kırmak Fiil
başkasının hakkına tecavüz etmek Fiil
çimlere basmayınız
çimlere basmak yınız
buz üstünde ihtiyatla yürümek Fiil
sevinçten uçmak, etekleri zil çalmak.
Since her engagement she has been walking on air: Nişanlandığından
beri sevinçten uçuyor.