1. Sıfat zamansız, vakitsiz, mevsimsiz.
    untimely frost. Snow in May is untimely .
  2. Sıfat uygunsuz/biçimsiz zamanda olan/vukubulan/yapılan, yersiz, münasebetsiz.
    This is now an untimely subject. an untimely joke.
  3. Sıfat erken, vaktinden önce/evvel (vukubulan).
    His illness led to his untimely death: Hastalığı erken
    ölümüne sebep oldu.
    come to an untimely end: vaktinden önce ölmek, başaramadan çabucak sona ermek.
  4. Zarf uygunsuz zamanda/vakitte, mevsimsizce.
  5. Zarf vaktinden evvel, erken.
zamansız ölüm
zamansız müşahede
genç ölmek Fiil