-
yüz yüze, karşı karşıya.
We sat vis-à-vis.
-
karşısında, muvacehesinde;
-
oranla, nisbetle, nazaran, karşılık, mukabil.
This year's income shows an improvement vis-à-vis last year's.
-
hususunda;
-
beraber, birlikte;
-
karşı karşıya oturan/duran kimse.
my vis-à-vis : karşımdaki kimse.
-
aynı görevde bulunan memur;
-
karşılıklı oturulan sandalye.