çabuk

Turkish-English Translation

  1. round
  2. Adverb quickly
  3. prompt
  4. Adverb instantly
  5. pressing
  6. apt
  7. speedy
  8. sharp
  9. smart
  10. swift
  11. hasty
  12. fleet
  13. speedily
  14. expedient
  15. quick
  16. snell
  17. expedite
  18. snappy
  19. Adjective impetuous
  20. fast
  21. nippy
  22. ready
  23. darting
  24. Adjective expeditious
  25. slippy
  26. fast-track
  27. raking
  28. presto
  29. at a rate of knots
  30. like the clappers
  31. mercurial
  32. soon
  33. like the wind
  34. festinate
  35. mosso
Turkish-English translations from Zargan's own database

Turkish-English Phrases

(yankesici) eli çabuk
nimble fingered
çok çabuk
like a bat out of hell
çok çabuk
double quick
elinden geldiğince çabuk
at full pelt
eline çabuk
dexterous Adjective
mümkün olduğu kadar çabuk
as early as possible
mümkün olduğu kadar çabuk
at your earliest convenience Adverb
pek çabuk
rapid
yıldırım gibi çabuk
quick as lightning
yıldırım gibi çabuk
as quick as lightning
çabuk alevlenir
volatile
çabuk alınmak
to be quick to take offense Verb
çabuk alınmak
to be quick to have offense Verb
çabuk anlayan ve öğrenen
clever
çabuk arkadaş olan
chummy
çabuk bakış
shufti shufty
çabuk bozulabilir
fine spun
çabuk bozulan mallar
high perishable goods Noun
çabuk bozulan mallar
goods that meet with a ready sale Noun
çabuk bozulan mallar
bona peritura
çabuk büyüme
quick growth
çabuk büyüme
rapid growth
çabuk büyümek
to grow rapidly Verb
çabuk büyüyen şehir
mushroom town
çabuk çabuk
briskly Adverb
çabuk çabuk ders çalışmak
to pound the books Verb
çabuk çabuk konuşma
patter
çabuk çabuk konuşmak
to gabble over Verb
çabuk çabuk söylemek
to splutter Verb
çabuk çamaşır yıkama yeri
launderette
çabuk cevap
prompt answer
çabuk cevap
early reply
çabuk cevap
prompt ap
çabuk cevap
quick answer
çabuk ciro
quick returns
çabuk ciro
rapid sales
çabuk ciro
early roes
çabuk ciro
quick sales
çabuk ciro
quick return
çabuk ciro sağlamak
to yield an easy (quick , short) return Verb
çabuk darılır
touchy
çabuk davranmak
to step on it Verb
çabuk değişen
flighty
çabuk değişen
mercurial
çabuk dostluk kuran
hail fellow well met
çabuk düşmek
to decline rapidly Verb
çabuk düşüş
brisk decline
çabuk eskimeyen
hard wearing
çabuk etkilenen
susceptible
çabuk etkilenen
liable
çabuk fark edip anlayan
percipient
çabuk geçen
fleeting
çabuk geçen
transient
çabuk gelen
swift
çabuk gelmek
to arrive promptly Verb
çabuk giden
flier
çabuk giden mallar
fast-moving (selling) goods Noun
çabuk gitmek
to nip Verb
çabuk gitmek
to speed Verb
çabuk hareket etmek
to move quickly Verb
çabuk hareket etmek
to flit Verb
çabuk hareketle kurtulma
dodge
çabuk hazırlanan yemek
short order
çabuk heyecana kapılma
emotionalism
çabuk heyecanlanma
excitability Noun
çabuk hiddete kapılma huyu
quickness of temper
çabuk idrak eden
perceptive
çabuk ilerleyen verem
galloping consumption
çabuk inanıp güvenen
trustful
çabuk inanır
quick of belief
çabuk iş gören kişi
good dispatcher of business
çabuk iş yapan işçi
quick worker
çabuk iyileşme
speedy recovery
çabuk iyileşme
quick recovery
çabuk kalkıp gitmek
to shake a leg (it up) Verb
çabuk kâr
early returns
çabuk karar
prompt decision
çabuk karar veren müşteri
wrap up
çabuk karşıya geçme
quick passage
çabuk kavrayabilmek
to be quick of comprehension Verb
çabuk kavrayan
ready
çabuk kavrayış
acumen
çabuk kazanç sağlamak istemek
to be out for quick killing Verb
çabuk kirlenmek
to soil easily Verb
çabuk kızan
quick
çabuk kızan
fiery
çabuk kızan
hot tempered
çabuk kızma huyu olmak
to have a short temper Verb
çabuk koşan
spanking
çabuk mevzilenen güçler
rapid deployment forces Noun
çabuk öfkelenen
hasty
çabuk öfkelenen
quick tempered
çabuk öfkelenen
temperamental
çabuk öfkelenen
choleric
çabuk öfkelenme
volatility Noun
çabuk öfkeye kapılmak
to have a short fuse Verb
çabuk öğrenmek
to be quick to learn Verb
çabuk ol
make it snappy
çabuk ol
make it shappy
çabuk ol
be quick
çabuk olmak
to get moving Verb
çabuk para elde etmek
to shake the pagoda Verb
çabuk para kazanmak
to make money hand over fist Verb
çabuk pişen ince biftek
minute steak
çabuk prova
runthrough Theatre
çabuk referans bulma kartoteksi
ready-reference file
çabuk satılan mallar
articles of quick sale Noun
çabuk satılan mallar
article of quick sale
çabuk satılmak
to be quick of sale Verb
çabuk satış
ready sale
çabuk satış
quick returns
çabuk satmak
to sell rapidly Verb
çabuk servis yapılan restoran
fast- food restaurant
çabuk silah çekmek
to be quick on the draw Verb
çabuk sinirlenmeyen
good- tempered
çabuk sona eren arkadaşlık
promiscuous friendship
çabuk söylenen şarkı
patter
çabuk tanınmak
to fly abroad Verb
çabuk tanınmak
to be soon passed round Verb
çabuk telef olan mallar
bona peritura
çabuk tespit edilmiş
quickly spotted
çabuk tutuşan
flammable
çabuk unutulan
evanescent
çabuk ve sık değişen
kaleidoscope
çabuk yanıt
prompt answer
çabuk yanıt
quick answer
çabuk yapılmış
rapid
çabuk yayılan
infectious Adjective
çabuk yayılan
contagious Adjective
çabuk yemek
fast food
çabuk yürümek
to run Verb
(fiyatlar) çabuk düşmek
to decline rapidly Verb
anlayışı çabuk işlemek
to be quick on the uptake Verb
bir banliyönün çabuk büyümesi
mushroom growth of a suburb
bir kitabın sayfalarını çabuk çabuk çevirmek
to ruffle a book Verb
çok çabuk büyümek
to overgrow oneself Verb
çok çabuk tepki göstermek
to know how to take a hint Verb
çok çabuk yapılan
precipitous Adjective
çok çabuk yayılmak
to spread like a wild fire Verb
çok ve çabuk konuşma
volubility
eli çabuk işçi
swift worker
elindeki malı çabuk satmak
to do a brisk trade Verb
elinden geldiğince çabuk gitmek
to make the best of one's way Verb
eline çabuk işçi
ready workman
eline çabuk işçi
swift worker
eline çabuk işçi
quick workman
eline çabuk kimse
hustler
eline çabuk olmak
to hustle Verb
elini çabuk tutmak
to think on your feet Verb
herkesle çabuk dost olmak
to be hail- fellow well met with sb Verb
işini çabuk bitirmeye çalışmak
to run through one's work Verb
kafası çabuk işlememek
to be slow of wit Verb
kavrama gücü çabuk olma
quick of apprehension
kendini çabuk toparlayabilen
resilient
kendini çabuk toparlayan
elastic
kitabın sayfalarını çabuk çabuk çevirmek
to have a quick leaf through Verb
midesi çabuk bulanan
squeamish
modası çabuk geçmek
to have short currency Verb
modaya çabuk kapılan
fashion- led
morali çabuk bozulmak
to be easily depressed Verb
pek çabuk giden şey
flyer
ruhsal durumu çabuk değişen
moody
savaş sonrası çabuk kalkınma
quick postwar economic recovery
sezme gücü çabuk olma
quick of apprehension
Turkish-English phrases from Zargan's own database

Turkish Dictionary (Kubbealti Turkish Dictionary)

  1. Hızlı, süratli, serî
Summary published in cooperation with Kubbealti Foundation. Please visit www.kubbealtilugati.com for the full entry, including etymologies, detailed senses, usage examples and much more.