benefit

  1. işsizlik yardımı
  2. yarar, fayda, avantaj.
    It is of benefit to everyone: Bu herkesin yararınadır.
    to have the benefit
    of: yararlanmak.
    He has had the benefit of a first class education.
  3. çıkar, menfaat, kâr.
    to be to the benefit of someone: bir kimsenin çıkarına olmak.
    He was doing
    it for your benefit: Onu senin iyiliğin/çıkarın için yapıyordu.
    fringe benefit (bkz: fringe ) (13).
  4. ödence, tazminat.
    unemployment benefit: işsizlik ödencesi.
    He is collecting unemployment benefit:
    İşsizlik ödencesi alıyor.
    sickness benefit: hastalık ödencesi.
    social benefit: sosyal sigortadan alınan ödence.
  5. iyilik, lûtuf.
  6. yardım parası toplamak için yapılan tiyatro gösterisi, konser, maç vb.
    a benefit for old actors.
  7. yaramak, yararlanmak, fayda sağlamak, yararlı/faydalı olmak, faydalanmak, istifade etmek, kâr sağlamak.

    a health program to benefit all mankind: bütün insanlığın yararlanacağı bir sağlık programı.
kazanç müsaderesi Noun, Criminal Law
yapmacık, gösteriş, belirli bir etki uyandırmayı amaçlayan (şey).
He's not really hurt, he's just
crying for your benefit: Bir yeri acımadı, sırf dikkatinizi çekmek için ağlıyor.
bir başkasının menfaatine kendi hayatını sigorta ettirmek Verb
bir başkası menfaatine kendi hayatını sigorta ettirmek Verb
kaza tazminatı
sigortalı kaza sonucu öldüğü takdirde sigorta poliçesinde yazılı meblağa ek olarak ödenen para
ek yardım
(emeklilik maaşı) temel ücret
işsizlik tazminatı almak Verb
işsizlik sigortasından artık para almamak Verb
kârın hesaplanması
sermaye kazancı
hayat sigortasında nakdi tazminat
şirket menfaati
kaza tazminatı
şumullü menfaat
şümullü menfaat
tüketici yararı Noun, Economics
maliyet fayda
(Br) işsizlik sigortasında işsizlik yardımı
sözleşme yle saptanmış sigorta kazancı
sözleşmeyle saptanmış sigorta kazancı
ölüm ödencesi/tazminatı: sigortalının ölümü halinde varisine ödenecek para.
(Br) emeklilik hakkını kazandıktan sonra ölen işçinin aldığı maaş
amortismandan elde edilen kazanç
maluliyet yardımı
sakatlık yardımı
sakatlık maaşı Noun, Employment
bir bölgenin kurutulması yoluyla değerinin artması
işsizlik yardımı almak Verb
ücrete bağlı işsizlik yardımı
(Br) ücrete bağlı işsizlik yardımı
yardım almaya ehil
memur tarafından ödenecek sosyal sigorta primi
işçi tarafından ödenecek sosyal sigorta primi
şirket tarafından ödenen memurun sosyal sigorta primi
memur tarafından ödenecek sosyal sigorta primi
bütün fayda
bütün menfaat
bütün imtiyaz
yararlanmaya ehil
yararlanmaya ehil
eşit menfaat
denkleştirme ödemesi
sağlanan menfaat
(Br) (işsizlik sigortası) ek tazminat
sağlanan işsizlik tazminatı
ek tazminat
aile yardımı
(Yeni Zelanda) aile yardımı
parasal menfaat
finansal menfaat
ek-çıkar, yan-ödeme, maaş veya ücretten başka alınan para/mal (sağlık sigortası, emeklilik, ikramiye,
prim vb.).
One of the fringe benefits of this job is free health insurance.
tam menfaat
ölüm yardımı
cenaze yardımı
izin yardımı
ıslahat
plüvalü
şerefiye ödemeleri Noun
hastane yardımı
(sigorta) hemen yapılan yardım
haksız kazanç Noun, Law
hayat sigortasında vefat eden kişinin bakmakla yükümlü olduklarına düzenli ödemeler şeklinde verilen
tazminat veya sağlık sigortası tahtında sigortalı
gelir kazancı
sanayii kazasında ölenin ailesine verilen tazminat
sanayi kazasında ölenin ailesine verilen tazminat
(Br) iş kazası sakatlık tazminatı
(Br) iş kazası tazminatı
(Br) kaza yardımı
sigortadan temin olunan menfaat
sigorta tazminatı
faydası dokunmak Verb
maluliyet tazminatı
gayrikabili rücû kâr
gayri kabili rücu kâr
kanuni menfaatler
kanuni kazanç
hukuki menfaat
uzun vadeli menfaat
maddi menfaat
doğum yardımı
azami yarar
sağlık yardımı
asgari tazminat
asgari kâr
aylık emeklilik aylığı
net sosyal yardım
yaşlılık sigortası Noun
işsizlik tazminatı
yardım türü
(sigorta , US) ölüm veya sakatlık nedeniyle prim ödememe
sosyal para yardımı
parasal menfaat
parasal kâr
emeklilik maaşı
şahsi menfaat
işyeri işsizlik yardımı
parasal kâr
(US) altmışbeş yaşına gelen işçiye ödenmesi garanti edilen bir miktar para
sosyal yardım
kamu çıkarı
amme menfaati
sosyal yardım alabilme koşulu
işsizlik yardımı almak Verb
ekonomik nedenlerden ötürü işten çıkarma tazminatı
işsizlik yardımı almak için kaydolmak Verb
emekli maaşı Noun, Employment
(US) emeklilik maaşı
yararlanma hakkı
bir intifa hakkının süresi
işten ayrılan ya da emekliye ayrılan bir kimsenin işten ayrılışında aldığı para
(US) kıdem tazminatı
kısa çalışma kazancı
hastalık yardımı
(Br) hastalık yardımı
hastalık yardımı
toplumsal yarar
sosyal fayda Noun, Economics
kamulaştırma tazminatı
devlet hastalık yardımı
geçim yardımı
geçim tazminatı
(Br) sosyal yardım
(Br) emekliye ayrılan kişinin eşine veya çocuklarına emeklilik aylığından ayrı olarak her ay ödenen belirli bir meblağ
ameliyat masrafları yardımı
dul-yetim yardımı
vergi indirimi Noun, Taxation-Customs
vergi dışı bırakılan gelir miktarı
eğitim zammı
eğitim yardımı
(Br) işsizlik yardımı
işsizlik yardığı
sendika yardımı
haksız mal iktisabı
maaşla birlikte verilen ödemeler
dul aylığı
yardımlaşma kurumu: hastalık, ölüm gibi olağanüstü hallerde üyelerine yardım sağlamak maksadıyla kurulmuş cemiyet.
konut kredisi sandığı
(bir şeyden) yararlanmak Verb
vasiyetnameden yararlanmak Verb
bir vasiyetnameden yararlanmak Verb
hayat sigortası poliçesi
belli koşulların gerçekleşmesinde belli bir meblağ ödemeyle ilgili yazılı taahhüt
yardım fonu çeki
kâr klozu
istifade klozu
kâr amacı gütmeyen kuruluş
üyelerine hastalık
kaza durumunda karşılıklı sigorta
hayır derneği
yaşlılara yardım sağlayan
kamu yararına çalışan şirket
(Br) kamu yararına çalışan şirket
hayır konseri
bir şey yararına verilen konser
yararlanmak Verb
bir icattan kazanılan para
avukat tayinini mahkemeden isteme hakkı
alacaklının lehine
müşterek kefillerden her birinin yalnız kendi hissesine düşen miktarda ödemede bulunma hakkı
resmi defter tutulması isteminde bulunmuş vârisin murisin borçlarından yalnız terekeden iktisap ettiği
şeylerin değeri oranında sorumlu olma hakkı
sosyal yardımlar Noun
sosyal yardım ödemesi
sübvansiyon
sosyal yardım
yapılan gösteri vb
bir şey yararına verilen konser
sosyal yardım süresi
yardım planı
vergide yarar ilkesi
bir şeyden özel olarak yararlanmak Verb
yardım programı
yardımlaşma kurumu: hastalık, ölüm gibi olağanüstü hallerde üyelerine yardım sağlamak maksadıyla kurulmuş cemiyet.
vergi bakımından istifadesi olmak Verb
kaza tazminat sigortası Noun
çocuk yardım sistemi
(Br) çocuk yardımı sistemi
maliyet fayda analizi
maliyet yarar analizi
toplumsal yatırım projelerinin sosyal masraflar ve sosyal yararlarının incelenmesi
maaş esaslı emeklilik planı
kazanca bağlı emeklilik planı
bir şeyden yararlanmak Verb
bir şeyden menfaat sağlamak Verb
yararlanmak Verb
hastane tazminatı sigortası Noun
işten çıkarma tazminatı
dayanışma derneği
herhangi bir girişimden elde edilecek olan çıkarlar ve alınacak riskler arasındaki ilişki
(US) işyeri sosyal sigorta sistemi
işsizlik programı
(Br) işsizlik yardımı programı