affect

  1. Noun, Psychoanalysis duygulanım
  2. etkilemek, tesir etmek.
    Cold affects the body. That does not affect me.
  3. değiştirmek.
    to affect the result: sonucu değiştirmek.
    to affect the events: olayları değiştirmek.
  4. dokunmak, müteessir etmek, duygulandırmak, hislere/duygulara hitap etmek.
    The poetry affected him
    deeply: Şiir onu derin bir şekilde duygulandırdı.
    Everybody was affected by grief.
  5. (hastalık vb.) yakalanmak, duçar olmak.
  6. … gibi gözükmek, taslamak, temarüz etmek.
    to affect ignorance: cahil gibi gözükmek, cahillik taslamak.

    to affect sickness: hastalık taslamak, temarüz etmek.
  7. seçmek, tercihan almak, yeğ tutmak.
    The peculiar costume which he affected: Seçtiği acayip kılık.
  8. davranma, tavrını takınmak.
    to affect complete indifference: tamamıyla ilgisiz davranmak.
  9. … halini/şeklini almak.
    a substance which affects colloidal form: asıltı şeklini alan bir madde.
  10. (hayvan/bitki) bulunmak, yaşamak, dadanmak.
    Lions affect Afrika: Aslanlar Afrikada bulunur/yaşarlar.

    Moss affects the northern slopes: Yosun, kuzey yamaçlarında bulunur.
  11. (a) imrenmek, hoşlanmak, beğenmek, gözü tutmak, (b) şiddetle arzu etmek.
  12. affect to: temayül etmek, mütemayil olmak. He affects to the old ways: Eski usullere mütemayildir.
  13. Psychology his, duygu, heyecan, arzu.
  14. ihtiras.
haysiyetine dokunmak Verb
duygulanım bozukluğu, duygudurum bozukluğu Noun, Psychology
künt duygulanım Noun, Psychiatry
duygusal küntlük Noun, Psychiatry
olumsuz etkilemek Verb
sınırlı duygulanım Noun, Psychiatry
tekdüze duygulanım Noun, Psychiatry
düz duygulanım Noun, Psychiatry
tekdüze duygulanım Noun, Psychiatry
düz duygulanım Noun, Psychiatry
sınırlı duygulanım Noun, Psychiatry
olumsuz etkilemek Verb
içine işlemek Verb
fiyatları etkilemek Verb
sökmek Verb
konjonktürü etkilemek Verb
menfaatler üzerinde olumsuz etkisi olmak Verb
olumsuz etkilemek Verb
kararı beni şahsen etkilemiyor