ölmek.

Turkish-English Phrases

ölmek
to cop it Verb
ölmek
to lose one's life Verb
ölmek
to gathered to one's fathers Verb
ölmek
to (plant) to wither Verb
ölmek
to meet your maker Verb
ölmek
to fall Verb, Military
ölmek
to drop dead Verb
ölmek
to pay one's debt to a nature Verb
ölmek
to croak Verb
ölmek
to go the way of all the earth Verb
ölmek
to go Verb
ölmek
to kick the bucket Verb
ölmek
to succumb Verb
ölmek
to expire Verb
ölmek
to pass away Verb
ölmek
to die Verb
ölmek
to cross over Verb
ölmek
to pip Verb
ölmek
to conk Verb
ölmek
to meet your death Verb
ölmek
to be gathered to one's fathers Verb
ölmek
to suffer death Verb
ölmek
to kick in Verb
ölmek
to turn up one's toes Verb
ölmek
to perish Verb
ölmek
succumb
ölmek
kill
(alınan) bir yaradan ölmek
to die from a wound Verb
(birinden) önce ölmek
to predecease Verb
açlıktan ölmek
to perish by hunger Verb
açlıktan ölmek
to starve Verb
açlıktan ölmek
to die of famine Verb
açlıktan ölmek
to die of hunger Verb
açlıktan ölmek
to die of starvation Verb
açlıktan ölmek
to starve to death Verb
açlıktan ölmek
to famish Verb
açlıktan ölmek
to perish from starvation Verb
açlıktan ölmek veya öldürmek
to starve Verb
aldığı yaralardan ölmek
to succumb to one's injuries Verb
alınan bir yaradan ölmek
to die from a wound Verb
arkasında milyonluk servet bırakarak ölmek
to die worth a million Verb
ben ölmek ünce
after I go
ben ölmek ünce
after I have gone
bir kazada ölmek
to be killed in accident Verb
bir tecavüz sonucu ölmek
to die by violence Verb
birbiri ardından ölmek
to die off Verb
boğularak ölmek
to death by drowning Verb
boğularak ölmek
to perish by drowning Verb
borç içinde ölmek
to die deeply in debts Verb
borca batmış halde ölmek
to die deeply in debt Verb
büyük sayılarla ölmek
to be dropping like flies Verb
çocuk bırakmadan ölmek
to die without issue Verb
çok iyi bir Hıristiyan olarak nam bırakarak ölmek
to die in the odor of sanctity Verb
doğal ölümle ölmek
to die a natural death Verb
donarak ölmek
to freeze to death Verb
donarak ölmek
to death by exposure Verb
dövüşerek ölmek
to die game Verb
düşüp ölmek
to bite the dust Verb
eceliyle ölmek
to die a natural death Verb
feci surette ölmek
to die in one's shoe Verb
genç ölmek
to come to an untimely end Verb
genç yaşta ölmek
to die young Verb
görev başında ölmek
to die in harness Verb
gülmekten ölmek
to kill yourself laughing Verb
gülmekten ölmek
to split your sides Verb
harap olarak ölmek
to die of decay Verb
harap olmak ya da ölmek
to go west Verb
hastalıktan ölmek
to die of an illness Verb
hastalıktan veya yaşlılıktan ölmek
to die in one's bed Verb
iş başında ölmek
to die with one's boot on Verb
kahrından ölmek
to grieve deeply Verb
kahrından ölmek
to die of grief Verb
kan kaybından ölmek
bleed to death Verb, Medicine
kaza sonucu ölmek
to meet one's death Verb
kendi ecel liyle ölmek
to die a natural death Verb
korkak gibi ölmek
to die dunghill Verb
meteliksiz ölmek
to die a beggar Verb
meteliksiz ölmek
to die poor Verb
nefessiz kalıp ölmek
to suffocate Verb
nesil bırakmadan ölmek
to die without leaving issue Verb
ölmek üzere
at the point of death
ölmek üzere olan
moribund Adjective
ölmek üzere olmak
to circle the drain Verb, Idioms
ölüm ya da ölmek korkusu
thanatophobia
ortak bir facia sonucu ölmek
to die in common disaster Verb
savaşta ölmek
to die in battle Verb
savaşta ölmek
to die in the battle Verb
sefalet içinde ölmek
to die in object poverty Verb
sinek gibi ölmek
to die like flies Verb
sinek gibi ölmek
to be dropping like flies Verb
sinekler gibi ölmek
to be dropping like flies Verb
soğuktan ölmek
to perish by cold Verb
tehlikeli hava şartlarına maruz kalarak ölmek
to die of exposure Verb
trajik bir şekilde ölmek
to come by one's death tragically Verb
uykusunda ölmek
to pass away in one's sleep Verb
vasiyetname bırakarak ölmek
to die testate Verb
vasiyetname bırakmadan ölmek
to die without making a will Verb
vasiyetname bırakmadan ölmek
to die intestate Verb
vatanı için ölmek
to die for one's country Verb
vazife başında ölmek
to die in one's boots Verb
yaşlılıktan ölmek
to die of old age Verb
yatakta ölmek
to die of natural causes Verb
yiğit gibi ölmek
to die game Verb
zavallı bir durumda ölmek
to die a dog's death Verb
zehirlenmeden ölmek
to die of poison Verb
Turkish-English phrases from Zargan's own database

ölmek
Hayâtı sona ... vefat etmek