ağır

Turkish-English Translation

  1. Adjective serious-minded
  2. strong
  3. responsible
  4. Adverb seriously
  5. severe
  6. massive
  7. Adverb heavily
  8. deep
  9. passive
  10. dense
  11. lazy
  12. high
  13. easy
  14. oppressive
  15. earnest
  16. cumbersome
  17. hefty
  18. Adjective strenuous
  19. reserved
  20. slack
  21. austere
  22. inert
  23. measured
  24. Adjective grievous
  25. Adjective arduous
  26. weighty
  27. slow
  28. Adjective laborious
  29. soggy
  30. sweaty
  31. dull
  32. drowsy
  33. weighted
  34. Adjective onerous
  35. languid
  36. rich
  37. leaden
  38. gross
  39. stiff
  40. hulking
  41. hard
  42. heavy
  43. dilatory
  44. remiss
  45. sententious
  46. grave
  47. jog-trot
  48. stuffy
  49. flat footed
  50. thick
  51. Adjective serious
  52. stout
  53. low speed
  54. not quick
  55. (fig) serious
  56. (food) too rich
  57. difficult to digest
  58. grivous
  59. hoolie
Turkish-English translations from Zargan's own database

Turkish-English Phrases

ağır cezalık suç
serious crime Noun, Law
ağır depresyon geçirmekte olan
clinically depressed Adjective, Psychiatry
ağır kayıp
heavy casualties Noun
ağır suiistimal
gross misconduct Noun, Law
(izotop) ağır
heavy
(koku) ağır
heavy
başım ağır
my head feels fuzzy
çok ağır
swingeing
çok ağır
ponderous Adjective
daha ağır
superior in weight
hava ağır
the weather is close
hava ağır
it's sultry
ağır ağır
gradually Adverb
ağır ağır
hunt upon the stop
ağır ağır
slowly Adverb
ağır ağır
deliberately Adverb
ağır ağır
leisurely Adverb
ağır ağır amaca yaklaşma
build up
ağır ağır dolaşmak
to stroll Verb
ağır ağır gitmek
to potter putter Verb
ağır ağır kaybolan
lingering
ağır ağır kaynayarak azalmak
to simmer down Verb
ağır ağır konuşma
drawl
ağır ağır yürümek
to saunter Verb
ağır ağır yürüyüş
saunter
ağır aksak
haltingly Adverb
ağır alma
reluctance
ağır alma
hysteresis
ağır alma
work-to-rule
ağır alma
time lag
ağır avarya
serious damage
ağır azarlama
bollocking
ağır azarlanmak
to get hell Verb
ağır basan
preponderant
ağır basmak
(fig) to weigh heavily Verb
ağır basmak
to influence strongly Verb
ağır basmak
to overbalance Verb
ağır basmak
to overpower Verb
ağır basmak
to militate Verb
ağır benzin
heavy petrol
ağır çekim(sports)
(Br) action replay
ağır çekim(sports)
(US) instant replay
ağır ceza
heavy sentence
ağır ceza
smart punishment
ağır ceza
retribution Noun
ağır ceza
severe sentence
ağır ceza
heavy fine
ağır ceza
stern penalty
ağır dantel
guipure
ağır darbe
plunk
ağır darbe
wallop
ağır darbe
belt
ağır darbe
pound
ağır davranmak
to act slowly Verb
ağır davranmak
to dawdle Verb
ağır davranmak
(fig) to be reluctant Verb
ağır derecede
severely Adverb
ağır düşüş
thump
ağır elli
heavy-handed
ağır endüstri
heavy industry
ağır gelmek
to be unable to tolerate Verb
ağır gelmek
to be too heavy Verb
ağır giderler
heavy costs Noun
ağır gitmek
to go off heavily Verb
ağır hakaret
gross insult
ağır hapis
displaced person
ağır hapis
heavy imprisonment
ağır hapis
close confinement
ağır hasta
seriously ill Adjective, Medicine
ağır hata
gross error
ağır hava
fug
ağır hıyanet
high treason
ağır hizmet
hard service
ağır hizmet
heavy duty
ağır ihmal
gross carelessness
ağır ihmal
culpable neglect
ağır ihmal
crash negligence
ağır ihmal
wantonness
ağır iş
hard work
ağır iş
fatigue
ağır iş
heavy work
ağır işçi
navvy
ağır işçi
heavy worker
ağır işiten
hard of hearing
ağır işitmek
to be hard of hearing Verb
ağır kanlı
unready
ağır kanlı
slow
ağır kanlı
sluggish
ağır kayıp
heavy casualties
ağır kayıp
severe loss
ağır kruvazör
battle cruiser
ağır kullanıcılar
heavy users Noun
ağır kusur
gross fault
ağır mallar
heavy goods Noun
ağır olmak
(driving) to slowdown Verb
ağır paylama
severe reprimand
ağır sanayi
heavy industry
ağır sanayiler
heavy industries Noun
ağır silahlar
heavy armament
ağır silahlar
artillery
ağır silahlı
heavy-armed
ağır silahlı
heavy- armed
ağır sis
dense fog
ağır sözler
hard words Noun
ağır su
heavy water
ağır suç
gross misconduct
ağır suç
(Br) indictable offence
ağır suiistimal
gross abuse
ağır süvari
dragoon
ağır tahrik
grievous provocation
ağır tempoda
at a slow rate
ağır top
heavy hitter Noun
ağır vasıta
heavy goods vehicle (HGV) Noun, Transport
ağır vasıta
heavy-duty vehicle Noun, Transport
ağır vergiler
oppressive taxes Noun
ağır vergiler
heavy taxes Noun
ağır vergiler
grievous taxes Noun
ağır vergiler
repressive taxes Noun
ağır vergiler
griveous taxes Noun
ağır yakıt
heavy fuel
ağır yaralanmış
badly wounded
ağır yaralı
seriously injured Adjective, Medicine
ağır yaralı
seriously wounded
ağır yaralı
badly injured
ağır yaralı
badly wounded
ağır yaralı
gravely injured Adjective, Medicine
ağır yemek
heavy meal
ağır yenilgi
thrashing
ağır yenilgi
pounding
ağır yük
heavy lift
ağır yük
real burden
ağır yük
weight cargo
ağır yüklü
heavy-laden
ağır yüklü
heavy- laden
ağır yüklü
heavily loaded
ağır yüklü
heavy laden
ağır zarar
serious loss
(gramofon) ağır ağır çalmak
to grind out Verb
ateşte ağır ağır kaynamak
to simmer Verb, Food-Kitchen
çanı ağır ağır çalmak
to toll Verb
Turkish-English phrases from Zargan's own database

Turkish Dictionary (Kubbealti Turkish Dictionary)

  1. Tartıda çok ... güç olan
Summary published in cooperation with Kubbealti Foundation. Please visit www.kubbealtilugati.com for the full entry, including etymologies, detailed senses, usage examples and much more.