aşk
sormak.
I asked him: Ona sordum.
to ask a question: soru sormak.
I asked the teacher:
I asked him: Ona sordum.
to ask a question: soru sormak.
I asked the teacher:
Öğretmene sordum.
I asked about the teacher: Öğretmeni sordum.
I asked for the teacher: Öğretmeni görmek istedim.
Verb
I asked about the teacher: Öğretmeni sordum.
I asked for the teacher: Öğretmeni görmek istedim.
(bilgi) istemek/sormak.
to ask the way: yol sormak.
to ask someone's health: hatırını sormak.
to ask the time: saati sormak.
Verb
to ask the way: yol sormak.
to ask someone's health: hatırını sormak.
to ask the time: saati sormak.
dilemek, talep etmek, beklemek.
to ask advice: nasihat talep etmek.
to ask a favor: rica
to ask advice: nasihat talep etmek.
to ask a favor: rica
etmek, lûtuf dilemek.
to ask back: geri istemek.
Verb
to ask back: geri istemek.
davet etmek.
to ask guests for dinner: yemeğe misafir davet etmek.
I asked her to my house/I
to ask guests for dinner: yemeğe misafir davet etmek.
I asked her to my house/I
have asked her (to come) over (to my house): Onu evime davet ettim.
Verb
soruşturmak.
to ask about a person: bir kimse hakkında tahkikat yapmak.
If you ask me:
to ask about a person: bir kimse hakkında tahkikat yapmak.
If you ask me:
Bence/fikrimce/bana sorarsanız.
to ask after: hatırını/sıhhatini sormak.
Verb
to ask after: hatırını/sıhhatini sormak.
istemek, dilemek, talep etmek, sormak.
to ask for food: yemek (gıda) istemek.
Don't ask me
to ask for food: yemek (gıda) istemek.
Don't ask me
for money: Benden para isteme.
ask for someone: birisini görmek istemek.
ask for something: bir şey istemek.
ask for someone: birisini görmek istemek.
ask for something: bir şey istemek.
hakketmek, lâyık olmak, müstahak olmak,
argo çanak tutmak.
He asked for a beating: Dayağı
argo çanak tutmak.
He asked for a beating: Dayağı
hakketti.
He has been asking for it: Bunu hakketti/lâyığını buldu.
to ask for trouble: belasını aramak.
He has been asking for it: Bunu hakketti/lâyığını buldu.
to ask for trouble: belasını aramak.
- fancy
- zeal
- love
- keenness
Turkish Dictionary (Kubbealti Turkish Dictionary)
- Bir kimse veya bir şeye karşı ... ve bağlılık, aşırı muhabbet