barış

Turkish-English Translation

  1. peace
  2. concord
  3. Noun amity
  4. (Lat.) pax
Turkish-English translations from Zargan's own database

Turkish-English Phrases

barış çalışmaları
peace efforts Noun, Politics-Intl. Relations
barış yanlısı
peace supporters Noun
barış yapma
peace-making Noun, Politics-Intl. Relations
Halkların Barış Hakkına Dair Bildiri
Declaration on the Right of Peoples to Peace Noun, International Law
Lozan Barış Antlaşması
Lausanne Peace Treaty Proper Name, History
alçaltıcı barış
ignominious peace
bozulmamış barış
unbroken peace
bozulmayan barış
unbroken peace
ekonomik barış
economic peace
kalıcı barış
lasting peace Noun, Politics-Intl. Relations
kısa süren barış
brief peace
müzakere yoluyla barış
peace by negotiation
ne pahasına olursa olsun barış
peace at any price
sahte barış
hollow peace
silahlı barış
armed peace
sınai barış
industrial peace
sosyal barış
social peace Noun, Politics-Intl. Relations
sürdürülebilir barış
sustainable peace Politics-Intl. Relations
sürekli barış
enduring peace
sürekli barış
lasting peace
toplu barış
collective peace
toplumsal barış
social peace Noun, Politics-Intl. Relations
uydurma barış
patchwork peace
uzlaşmalı barış
patched up peace
barış anlaşması
peace
barış anlaşması
peace settlement
barış anlaşması imzalamak için yetki istemek
to ask for powers to conclude peace Verb
barış anlaşması yapmak için müzakerelere girişmek
to treat for peace Verb
Barış Anneleri
Mothers for Peace Proper Name, Politics-Intl. Relations
barış antlaşması
peace treaty
barış antlaşması
treaty of peace
barış antlaşması
peace pact
barış antlaşması imzalamak
to enter into a treaty of peace Verb
barış arzusu
will to peace
barış bozan
peacebreaker
barış bozma
peacebreaking
barış bütçesi
peacetime budget
barış çabaları
peace efforts Noun
barış çabaları
peace search Noun
barış çağrısı
call for peace
barış çağrısı
appeal for peace
barış delegasyonu
peace delegation
barış derneği
peace society
barış diplomasisi
peace-making diplomacy
barış dönemi uygulaması
peacetime application
barış ekonomisi
peacetime economy
barış ekonomisi
peace economy
barış gereksinimleri
peacetime requirements Noun
barış gereksinimleri
peacetime needs Noun
barış getirmek
to bring peace Verb
barış girişimi
peace initiative
barış girişimi
peace intiative
barış girişiminde bulunmak
to make a tentative peace approach Verb
barış görüşmelerinde uzlaşmacı olmayan
intransigent
barış görüşmesi
peace conference
barış görüşmesi
peace talk
barış gücü
peace footing
barış gücü
peace corps Military
barış gücü
peacekeeping force Noun, Military
barış harekâtı
peace operations
barış harekâtı
peacekeeping operation
barış harekâtı
peacetime operation
barış hareketi
peace movement
barış heyeti
peace delegation
Barış İçin Akademisyenler
Academics for Peace Proper Name, Politics-Intl. Relations
Barış İçin Asyalı Parlamentolar Birliği Türk Grubu
Turkish Delegation to the Asian Parliamentary Assembly for Peace Noun, Organizations
barış için çalışmak
to further in the cause of peace Verb
barış için ön şartlar
peace preliminaries Noun
Barış İçin Ortaklık
Partnership for Peace (PfP)
barış için umut
outlook for peace
barış içinde
at peace
barış içinde
peacefully Adverb
barış içinde
deep in peace
barış içinde
peaceful
barış içinde , rahat , sakin , yumuşak başlı , uysal
peaceful
barış içinde birarada yaşamak
to peaceful coexistence Verb
barış içinde birlikte yaşama
peaceful coexistence
barış içinde yaşamak
to live in peace Verb
barış içinde yer alan değişiklik
peaceful change
barış ilanı
declaration of peace
barış kararı
peace rally
barış konferansı
peace conference
barış konuşmaları
peace talk Noun
barış misyonu
peace mission
barış müzakereleri
peace parleys Noun
barış müzakereleri
peace negotiations Noun
barış müzakerelerinde bulunmak
to negotiate for peace Verb
barış niyetiyle bir memlekete girme
peaceful penetration
barış niyetiyle bir ülkeye girme
peaceful penetration
barış ön şartları
peace preliminaries Noun
barış önerisi
proffer of peace
barış önerisi
peace overture
barış paktı
peace pact
Barış Pınarı Harekatı
Operation Peace Spring Proper Name, Military
Barış Pınarı Harekatı
Operation Peace Spring Proper Name, Military
barış planı
peace plan
barış politikası
peaceful policy Noun
barış politikası
peace policy Noun
barış programı
peace program (me)
barış programı
peace program (me
barış sağlamak
to pacify Verb
barış sağlamak
to establish peace Verb
barış şartları
peace conditions Noun
barış şartları
peace terms Noun
barış şartları
conditions of peace Noun
barış şartlarını müzakere etmek
to negotiate terms of a peace Verb
barış şartlarını müzakere etmek
to negotiate terms of peace Verb
barış sever
peace-loving
barış sevme
peace loving
barış simgesi
emblem of peace
barış simgesi olan herhangi bir şey
olive branch
barış tehdidi
threat to peace
barış teklifi
peace offensive
barış teklifi
proposal for peace
barış teklifi
peace overture
barış teklifi
peace offering
barış teklifi
peace bid
barış teklifi
peace offer
barış tesisi
peaceful settlement
barış toplantısı
peace rally
barış uğruna
for the sake of peace
Barış ve Demokrasi Partisi
Peace and Democracy Party Proper Name, Political Parties
barış ve düzeni altüst edici olmak
to be subversive of peace and order Verb
barış ve düzeni yeniden sağlamak
to restore peace and order Verb
barış ve huzur
peace and order Noun, Politics-Intl. Relations
barış yanlısı
partisan of peace
barış yanlısı
peace-supporting Adjective, Politics-Intl. Relations
barış yanlısı olma
leaning towards pacifism
barış yapma
conclusion of peace
barış yapmak
to conclude a peace Verb
barış yapmak
to take up the hatchet Verb
barış yapmak
to settle peace Verb
barış yoluyla
by peaceful means
barış zamanı
time of peace
barış zamanı
peacetime
barış zamanı ekonomisi
peacetime economy
barış zamanı gereksinimleri
peacetime requirement Noun
barış zamanı gereksinimleri
peacetime needs Noun
barış zamanı ihtiyaçları
peacetime requirement Noun
barış zamanı paritesi
peacetime parity
barış zamanı rakamları
peacetime figures Noun
barış zamanı tüketicisi
peacetime consumption
barış zamanı tüketimi
peacetime consumption
barış zamanı üretimi
peace time production
barış zamanı üretimi
peacetime production
(devletler hukuku) barış ablukası
pacific blockage Noun
aşağılayıcı barış şartları
humiliating peace terms Noun
ateşkes devresinde düşman ile barış görüşmeleri yapmak
to parley Verb
atom enerjisinin barış amaçlarıyla kullanılması
peaceful use of atomic energy
bir barış için araya girmek
to mediate a peace Verb
bir memlekete barış getirmek
to bring peace to a country Verb
bir memleketle barış yapmak
to make peace with a country Verb
biriyle barış ve dostluk içinde yaşamak
to live in amity with sb Verb
devletlerarası barış antlaşması
international peace treaty
düşmana barış için yalvarmak
to sue the enemy for peace Verb
düşmanla barış müzakerelerine girişmek
to treat with the enemy for peace Verb
geçmişi unutup barış yapmak
to bury the hatchet Verb
isyancılarla barış görüşmesi yapmak
to parley with the rebels Verb
ordunun barış kadrosu
peace establishment Noun
ordunun barış zamanı kadrosu
peace establishment Noun
ordunun barış zamanı kadrosu
peacetime establishment Noun
politikada barış yanlısı
mr nice guy
sanayii savaş ekonomisinden barış ekonomisine dönüştürmek
to reconvert industry Verb
savaş ekonomisinden barış ekonomisine dönme
reconversion of industry
Birleşmiş Milletler Barış Gücü
United Nations Peacekeeping Force Noun, Organizations
Birleşmiş Milletler Barış Gücü
United Peacekeeping Force
Kıbrıs Barış Harekatı
Cyprus Peace Operation Proper Name, History
Nobel Barış Ödülü
Nobel Peace Prize
Nobel Barış Ödülü Adayı
Nobel Peace Laureate Noun
Turkish-English phrases from Zargan's own database

Turkish Dictionary (Kubbealti Turkish Dictionary)

  1. Dargınlık veya ... uzlaşma, sulh
Summary published in cooperation with Kubbealti Foundation. Please visit www.kubbealtilugati.com for the full entry, including etymologies, detailed senses, usage examples and much more.

bariş
Yağış, yağmur