behind

English-Turkish Translation

  1. arkasın(d)a, gerisin(d)e, arkaya, arkada, geriye, geride.
    He stood behind a tree. We were seated behind them.
  2. geç, gecikmiş, geç kalmış.
    You are behind the appointed time.
  3. geri, gerilemiş, geri kalmış.
    We can't afford to fall behind our competitors.
    behind the times:
    eski(miş), modası geçmiş, gerilemiş, geri kalmış.
    to be behind the times: geri kalmak, geri kafalı olmak, zamana ayak uyduramamak.
  4. ardın(d)a, ötesin(d)e.
    behind the mountain. What do you think was the intention was behind writing the play?
  5. destekleyen.
    He is behind the plan: Plânı destekliyor.
    We're (right) behind you all the way:
    Sonuna kadar sizi destekleyeceğiz.
  6. gizli, saklı.
    Malice lay behind her smile.
    behind the scenes: gizli(ce), perde arkasında(n).
  7. geri(de), geriye.
    to lag behind: geri kalmak.
    to stay/remain behind: geride durmak.
    My
    watch is 5 minutes behind: Saatim 5 dakika geridir.
  8. arkadan, arkasından.
    to attack someone from behind: birisine arkadan hücum etmek.
  9. arkadaki, gerideki.
    the man behind.
  10. kıç, göt.
    I gave him a good swift kick in the behind: Kıçına şiddetli bir tekme vurdum.
English-Turkish translations from the Atalay Dictionary, First Edition

English Turkish Phrases

be always behind time with one's payments
ödemelerinde hep gecikmek Verb
be behind in arrears with one's payments
ödemelerinde gecikmek Verb
be behind with one's payments
borçlarını ödemede gecikmek Verb
be behind with one's schedule
programda gecikmek Verb
be behind with one's work
işinde geri geri kalmış olmak Verb
be behind with one's work
işini yetiştirememek Verb
close one's ranks behind
birine arkasını siper vermek Verb
fall behind in one's studies
derslerde geri kalmak Verb
fall behind with one's correspondence
yazışmaları birikmek Verb
fall behind with one's payments
ödemelerinde gecikmek Verb
fall behind with one's rent
kirasını ödemede gecikmek Verb
fall behind with one's rent
kiralarını düzenli ödememek Verb
fall behind with one's work
iş inde geri kalmış olmak Verb
fall behind with one's work
işinde geri kalmış olmak Verb
say something behind one's back
birinin ardından laf söylemek Verb
talk behind someone's back
birinin arkasından konuşmak Verb
be an instalment behind
son taksit ödenmemiş olmak Verb
be left behind
arkada kalmak Verb
be left behind
arkaya kalmak Verb
come behind
arkadan gelmek Verb
drop behind
geride kalmak Verb
drop behind
arkada kalmak Verb
fall behind
(a) geri kalmak, arkadan gelmek. (b)
get behind ile ayni anlama gelir. (borcunu) vaktinde ödeyememek,
(işi) vaktinde bitirememek.
to fall behind with the rent/with one's work.
from behind
geriden
get behind
(a) desteklemek, (b) geri kalmak.
go behind
aslını araştırmak, tahkik etmek.
in his anxiety to be gone he left his pen behind
gitme telaşı içinde kalemini unuttu
lag behind
geri kalmak Verb
lag behind
gecikmek Verb
lag behind
arkaya kalmak Verb
lag behind
geride kalmak Verb
leave a name behind
adı kalmak Verb
leave behind
geri de bırakmak Verb
leave behind
arkada bırakmak Verb
leave no trace behind
ardında iz bırakmamak Verb
lie behind
(bir şeyin) sebebi olmak.
It's this kind of irresponsibility that lay behind the crisis.
look behind
arkaya bakmak Verb
not to lag behind
geri kalmamak
remain behind
arkada kalmak Verb
stay behind
arkada kalmak Verb
stay behind
geride kalmak Verb
tail behind
arkasından gitmek Verb
the space behind
art
behind closed doors
kapalı celse
behind closed doors
kapalı kapılar ardında Adverb
behind my back
arka mdan
behind sb's back
haberi olmadan
behind the arras
gizli bir yerde
behind the arras
gizlenmiş
behind the arras
saklanmış
behind the eightball
müşkül durumda, zor/rahatsız durumda.
behind the front-lines
cephe gerisi
behind the scenes
gizlice, el altından, perde arkasında(n).
Decisions made behind the scenes, without public knowledge.
behind the times
eski, modası/zamanı geçmiş.
be behind the times: geri kalmak, eski kafalı olmak, zamana ayak uyduramamak.
behind time
geç (kalmış), gecikmiş, ertelenmiş, tehirli.
(conveyance) behind schedule
gecikmeli
a person who has an influential person behind him
torpilli
activities behind the scenes
kulis faaliyeti
ahead of/on/behind schedule
tarifede gösterilen zamandan önce/tam zamanında/ gecikmeli.
two hours behind schedule: iki saat gecikmeli.
be an instal l ment behind hand
son taksit ödenmemiş olmak Verb
be behind on ...
... borcu olmak Verb
be behind on ...
...'i geciktirmek Verb
be behind on orders
siparişi karşılamakta gecikmek Verb
be behind on orders
siparişleri karşılamakta gecikmek Verb
be behind the eight
müşkül durumda olmak Verb
be behind the lobs
cephe gerisinde olmak Verb
be behind the scenes
kulis arkasında olmak Verb
be behind the times
çağa ayak uydurmamak Verb
be behind time
geç kalmak Verb
be placed behind prison bar
kodese tıkılmak Verb
be running behind schedule
(US) programa göre geç kalmak Verb
being behind schedule
gecikme
drop behind/back
gerilemek, (isteyerek veya mecburen) geride kalmak.
He started out strongly in the race but soon dropped
back to the fourth place.
dry behind the ear
tecrübeli, becerikli, mahir.
fall behind schedule
programa göre geç kalmak Verb
fall behind with an instalment
bir taksidi ödemede gecikmek Verb
fall behind with an instalment
taksiti ödemede gecikmek
from behind a desk
masa başından Adverb
get behind with the performance of the contract
sözleşmenin ifasında gecikmek Verb
go behind a decision
bir kararın nedenini aydınlatmak Verb
go behind bars
hapse girmek Verb
go behind sb's back
birinin arkasından işler çevirmek Verb
go behind sb's words
birinin sözlerinden anlam çıkarmak Verb
handcuffs behind back
ters kelepçe Noun
hold an inquiry behind closed doors
kapalı oturum halinde soruşturma yapmak Verb
intrench against/behind/in
yerleştirmek, güvene/emniyete almak, saklamak.
He entrench = intrenched him behind the newspaper.
Safely entrench = intrenched behind the undeniable facts.
know what is going behind the scenes
kulislerde neler olup bittiğini bilmek Verb
lag behind order
siparişleri karşılamada geri kalmak Verb
lag behind orders
siparişleri karşılamada geri kalmak Verb
lag behind sb
birinin arkasında kalmak Verb
linger behind others
başkalarının arkasında kalmak Verb
non-activity supply service behind the front
geri hizmet
not dry behind the ears
toy, tecrübesiz, acemi, olgunlaşmamış, gelişmemiş.
open five years behind schedule
programa göre beş yıl gecikmeyle açılmak Verb
power behind the throne
büyük etkinliği olan gayri resmi danışman
power behind the throne
kamarilla
power behind the throne
tahtın arkasındaki güç
put something behind you
birşeyi arkada bırakmak Verb
put something behind you
birşeyin üstesinden gelmek Verb
put something behind you
birşeyi geride bırakmak Verb
put something behind you
birşeyi geçmişe gömmek Verb
right behind sb
peşi sıra
say something behind sb's back
birinin arkasından laf söylemek Verb
take place behind the as
kuliste yer almak Verb
take refuge behind pretexts
bahaneler arkasına saklanmak Verb
the driving force behind ...
...'in arkasındaki itici güç Noun
the train is behind the schedule
tren gecikti
to take shelter in (a place) to take refuge behind sb
sığınma
wet behind the ears
saf, tecrübesiz, ağzı süt kokan.
wet behind the ears
toy, tecrübesiz, saf, olgunlaşmamış.
wind up behind bars
kendini yeniden hapishane parmaklıkları ardında bulmak Verb
wind up behind bars
yeniden hapse girmek Verb
work behind the scenes
kulis yapmak Verb
English-Turkish phrases from Zargan's own database