boon

  1. Noun nimet, lûtuf, iyilik.
    Insulin has been a boon to diabetics.
    to grant a boon: iyilik yapmak,
    lûtufta bulunmak.
    This new machine is a great boon: Bu yeni makine büyük bir nimettir.
  2. Noun (dokumacılıkta) ke tenin saman kısmı, keten dövülüp didildikten sonra kalan odunsu artık.
  3. Noun beklenen/istenen lûtuf/iyilik.
  4. Adjective şen, neşeli.
    boon companion: içki/eğlence arkadaşı, çok yakın dost/ahbap.
  5. Adjective (şiirde) şirin, canayakın, hoşsohbet, mültefit, merhametli, rahim, cömert, müşfik.