bottle

  1. (argo) cesaret (argo)
  2. şişe.
    bottle glass: şişe camı, şişe yapmakta kullanılan koyu yeşil veya kahverengi cam.
    bottle
    gourd: su kabağı.
    bottle green: cam yeşili, koyu yeşil.
  3. şişe dolusu.
    a bottle of wine: bir şişe (dolusu) şarap.
  4. emzik, biberon, anne sütü yerine bebeklere verilen şişelenmiş inek sütü.
    to be brought up on the bottle:
    mamayla/emzikle beslenmek.
    bottle baby: emzikle büyütülen bebek.
  5. şişelemek, şişelere doldurmak/koymak.
    to bottle the grape juice.
  6. konserve yapmak.
  7. (a) (bkz: haystack ), (b) ot/saman balyası.
  8. Architecture (bkz: boltel ) (2).
duygularını içine atmak Verb
biberon Food-Kitchen
bira şişesi
mantarlı şişe
suyun sürüklediği şişe
emzik, biberon.
yarım şişe
(a) kafayı çekmek, aşırı içmeyi âdet edinmek, (b) sarhoş olmak, kafayı tütsülemek.
He hits the bottle
whenever things become a bit difficult: İşler biraz zorlaşınca kafayı tütsüler.
sıcak su şişesi
termofor
sıcak su şişesi
mürekkep şişesi.
Klein şişesi: dış yüzeyindeki bir noktadan iç yüzeyindeki karşıt noktaya yüzeyi delmeden geçilebilen kapalı yüzey. Noun
tulum, kırba, tuluk. Noun
süt şişesi
şişe boğazı
iadesi olmayan şişe
emzikli şişe, biberon.
çok içki içmek Verb
takriben yarım litrelik şişe.
esans şişesi
şişenin mührü
şişe yle satmak Verb
şişeyle satmak Verb
şişe yuvarlama oyunu: kızlarla oğlanlar arasında oynanan ve yuvarlanan şişenin ucunun gösterdiği kimseyi
öpmekten ibaret olan oyun.
sıkmaç: sıkılarak içindeki boşaltılan plastik şişe.
siphon= syphon ile ayni anlama gelir. sifonlu şişe.
alkollü içki.
He became addict to the bottle: İçki müptelâsı oldu.
bottle club: içki kulübü.
termos
gaz yıkama şişesi
matara, su şişesi. Noun
şarap şişesi Food-Kitchen
sokak ve caddelerdeki şişe haznesi
yeniden kullanıma dönüştürülmesi amacıyla içine boş şişelerin atıldığı
şişe kapağı
mantar
bebeği biberonla beslemek Verb
biberonla besleme
tüpgaz
şişe yeşili Adjective
bir şişenin boynuna asılmak üzere kâğıttan yapılmış reklam
açacak Food-Kitchen
şişe açacağı Noun, Food-Kitchen
içkili toplantı, davetlilerin birer şişe içki getirdikleri içki âlemi. Noun
şişe ağacı
(Sterculia Firmiana): Avustralyada yetişir. Gövdesi şişe biçimindedir. Dar yapraklı
(
narrow-leaved bottle tree) ve geniş yapraklı (
broad-leaved bottle tree) türleri vardır.
Noun
(a) (duygularını) tutmak, baskı/kontrol altında/kapalı tutmak.
He kept all of his anger bottled up
inside him: Bütün öfkesini içinde kapalı tuttu. (b) tıkanmak, sıkışıp kalmak.
The traffic was bottled up in the tunnel: Trafik tünel içinde sıkışıp kaldı.
teklife çelme takarak başarısızlığa uğratmak Verb
bir teklife çelme takarak başarısızlığa uğratmak Verb
enflasyonun etkilerini dizginlemek Verb
bulaşıkçı.
chief cook and bottle washer: her türlü ev işi yapan hizmetçi. Noun
bir şarap şişesinin boynunu kırarak açmak Verb
bir firmanın en önemli adamı
bottle tree Noun
şişelerin üzerinde zehir etiketi vardı
ayyaş bekri
kendine bir şişe şarap ısmarlamak Verb