susmak, ağzına kilit vurmak.
tek bir tuşa basarak
Adverb
Londra Menkul Kıymetler Borsası'nda borsa simsarı stajyer
(Br) (Londra Borsası) yakasına taktığı küçük mavi rozetle ayırdedilen
vazgeç düğmesi
Information Technology
seçim kampanyası parti rozeti
at çıbanında görülen şişkinlik/abse.
bir nükleer savaş çıkartmaya hazır
sıcak düğme (pazardan güçlü bir tepki almak amacıyla girişilen çaba
bağlama vidası ayarlı kovanı
bu kaktüsün tomurcuğu (Kızılderililer dinî törenlerinde sanrıl
(halüsinojen) olarak kullanırlar).
tam kıvamında/vaktinde, tamamıyla, aynen, eksiksiz, kusursuz.
tuşlu (tuşlu telefon gibi
elektrik/zil düğmesi (parmak basılarak çalıştırılır).
push-button: basma-düğmeli.
Noun
radyo düğmesi
Information Technology
önceki boyuta getirme düğmesi
Information Technology
hizmet rozeti (bir işçi sendikasına , kardeşlik örgütüne ya da başka bir gruba üyeliği gösteren rozet
kol düğmesi
Noun, Clothing-Fashion
iki konumlu düğme
Information Technology
button ile ayni anlama gelir. kapı tokmağı.
sarkık kulak: tamamen aşağı sarkan köpek kulağı.
button-eared: sarkık kulaklı.
Noun
top-bıldırcın
(Turnicidae): sıcak iklimlerde yaşayan bıldırcına benzer birkaç çeşit kuş.
Noun
morsalkım
(Liatris): salkım şeklinde mor-pembe çiçekler açan birkaç çeşit bitki.
Noun
çakırdikeni
(Eryngium yuccifolium): GB ABD'de yetişen ve beyazımsı çiçekler açan dikenli bitki.
Noun
çınar ağacı
(Conocarpus erecta).
Noun
Amerika çınarı
(Platanus occidentalis): kerestesi makbul bir ağaç.
Noun
(a)
button one's lip: ağzını kapamak, sükût etmek, sesini çıkarmamak, (b) sıkıca örtmek/kapatmak,
sağlamca bağlamak.
Within a short time, everything on the submarine was buttoned up. (c) başarı ile bitirmek, tamamlamak.
The report is all buttoned up.
susmak, ağzına kilit vurmak.
düğme
Information Technology
basılı tutmak
Verb, Information Technology