cell

  1. Noun odacık, küçük oda, hücre, manastır/hapishane vb. odası.
    padded cell: (akıl hastanelerinde azgın
    deliler için) duvarları pamukla kaplanmış hücre.
  2. Noun, Biology göze, hücre.
    daughter cell: yavru-göze: bir gözenin bölündüğü gözelerden herbiri.
    cell division:
    göze bölünmesi.
    cell membrane: göze zarı.
    cell wall: göze çeperi.
    cell fluid: lenf.
  3. Noun küçük bölüm, kompartman: petek gözü, böcek kanadının bölümü vb. gibi.
  4. Noun bir topluluğun özellikle siyasî bir partinin küçük bir gizli bölümü/grubu.
    a local cell of the Communist party.
  5. Noun, Electronics pil/batarya elemanı.
    dry cell: kuru pil.
  6. Noun, Botany (a) ercik başında çiçek tozunu içeren boşluk, (b) tohum zarfı, nüve.
antikora bağımlı hücresel fagositoz Noun, Biochemistry
büyük hücreli nöroendokrin karsinomu Noun, Biochemistry
orak hücreli anemi Noun, Medicine
orak hücre hastalığı Noun, Medicine
orak hücreli anemi Noun, Medicine
orak hücre hastalığı Noun, Medicine
küçük hücreli akciğer karsinomu, küçük hücreli akciğer kanseri Noun, Biochemistry
küçük hücreli akciğer karsinomu, küçük hücreli akciğer kanseri Noun, Biochemistry
kök hücre nakli Noun, Medicine
hücre oluşturmak Verb
ikili sayı hücresi
kan gözesi/hücresi. Noun
beyin hücresi Noun, Medicine
cepten aramak Verb
cebini aramak Verb
CHO hücresi Noun, Biochemistry
CHO hücresi Noun, Biochemistry
halka-göze: halkalı çıkıntısı olan kamçı biçiminde göze. Noun
ölüme mahkûmların hücresi
hücre evi Noun
zindan
veri hücresi
oğul-göze: bölünen gözenin her bir yarısı. Noun
death house Noun
ölüm hücresi/koğuşu: idam mahkûmlarının konulduğu hapishane odası. Noun
uyuyan hücre Noun
kuru pil, kuru göze. Noun
plazma hücresi Noun, Biology
egg ile ayni anlama gelir. yumurta gözesi/hücresi, tohum.
üşerçözük göze.
yağ gözesi/hücresi. Noun
alev-göze: Düz kurt
(flatworm) gibi bazı ilkel hayvanların dışkı borusu ucundaki çukur gözelerden biri. Noun
pis hapishane hücresi
yakıt pili: yakıtın oksitlenmesiyle elektrik üreten üreteç, H ve O ile çalışıp elektrik enerjisi sağlayan cihaz. Noun
yakıt ile oksitleyicinin kimyasal birleşmesi ile elektrik sağlayan düzen. Noun
Galvani gözesi, volta gözesi, pil.
üretici göze, eşeygöze, gamet.
eşey-göze: ilkel göze ile olgun gamet arası herhangi bir evrede bulunan cinsel üreme gözesi. Noun
kadeh şeklinde göze: bağırsak iç cidarlarında vb. bulunan üst kısmı geniş salgı gözesi.
yoğunluk pili: yoğunlukları farklı iki elektrolitli pil.
koruyucu göze. Noun
kalp hücresi Noun, Medicine
konak hücre Noun, Biochemistry
konak hücre Noun, Virology
karaciğer hücresi Noun, Medicine
lenfosit Noun, Medicine
lenf hücresi Noun, Medicine
tümük boşluğu, kulak arkası kemiğinde doğumdan sonra oluşan boşluk.
ana göze/hücre.
kas hücresi Verb, Medicine
sinir gözesi/hücresi. Noun
beyin/omurilik gözesi/hücresi. Noun
nematocyst.
azgın delilerin kapatıldığı yumuşak duvarlı oda.
(mide içinde asit çıkaran) iç-çeper gözesi.
fotosel
ışık elektrik hücresi
ışılelektriksel göze.
ışılgerilim gözesi.
boya-göze.
hapishane hücresi
üremek için arıların ana arıya kovanda yaptıkları özel göze.
alyuvar. Noun
alyuvar (Kaynak: Evrim Çalışkanları) Noun, Biology
ağ göze.
akümülatör.
akümülatör gözesi/ elemanı.
eşeygöze, cinsiyet hücresi.
kalbur-göze, cidarında gözenekler (
sieve pores) bulunan bitki gözesi.
tek kişilik hücre
güneş pili
beden gözesi, vücudu oluşturan gözelerden herbiri.
kök hücre Noun, Medicine
akümülatör gözesi/ elemanı.
Tablo gözesi Information Technology
birim göze, buzsul (kristal) örgüsünü oluşturan en küçük öğe. Noun
voltaik pil
akyuvar. Noun
akyuvar (Kaynak: Evrim Çalışkanları) Noun, Biology
hücre bankası Noun, Medicine
sitoloji Noun, Biology
hücre biyolojisi Noun, Biology
hücre kültürü Noun, Medicine
hücre bölünmesi Noun, Medicine
hücre yazgısı (Kaynak: Evrim Çalışkanları) Noun, Biology
hücre dizisi Noun, Biochemistry
hücre zarı Noun, Biology
hücre çekirdeği Noun, Biology
cep telefonu Noun, Telecommunications
(göze) ara zarı: bitki gözeleri bölünürken arada oluşan ve yavru gözeleri birbirinden ayıran zar Noun
göze koruması Information Technology
göze erimi Information Technology
göze suyu: bitki gözesi kofulunu dolduran sıvı. Noun
hyaloplasm Noun
baz istasyonu Noun, Telecommunications
göze kuramı, hücre teorisi: bütün canlı varlıkların gözelerden oluştuğunu, yaşamsal ve eylemsel niteliklerin
gözelerin özellikleri toplamından ibaret olduğunu savunan kuram.
Noun
hücre teorisi Noun, Biology
baz istasyonu Noun, Telecommunications
hücre nakli Noun, Surgery
hücre duvarı Medicine
hücre çeperi Medicine
ileri evre renal hücreli karsinom Noun, Medicine
akü akümülatör voltametresi
renal hücreli karsinom Noun, Medicine
kök hücre tedavisi Noun, Medicine