conduct

  1. Noun, Competition Law davranış
  2. Noun tutum, davranış, hal ve hareket, tavır.
    conduct towards someone: birine karşı davranış.
    unprofessional
    conduct: mesleğe yakışmaz tutum.
    certificate of good conduct: iyi hal belgesi.
    I'm glad to see your conduct at school has improved.
  3. Noun yönetim, idare, gidiş.
    The conduct of a business.
  4. Noun yönetme, yürütme, yön verme, rehberlik/refakat etme.
  5. Noun rehber, yol gösteren, refakat eden.
  6. Verb davranmak, (kendini) idare etmek.
    He conducted himself well.
  7. Verb yönetmek, idare etmek, yürütmek.
    to conduct a meeting.
  8. Verb (orkestrayı) yönetmek/idare etmek.
    to conduct an orchestra.
  9. Verb yol göstermek, rehberlik yapmak, önderlik/refakat etmek.
    Linda got a job conducting tours of the U.N. Building in New York.
  10. Verb (ısıyı, elektriği, sesi vb.) iletmek, geçirmek, nakletmek.
ihmalci davranmak Verb
davasını mahkemede kendi başına savunmak Verb
kendi savunmasını kendi yapmak Verb
kendi savunmasını kendi yapmak Verb
niçin o şekilde davrandığını açıklamak Verb
bilmediğinden hatalı davandığını iddia etmek Verb
davranışını haklı çıkarmaya başlamak Verb
bir hareket tarzını benimsemek Verb
bir yöntemi benimsemek Verb
kötü davranış davranma
kötü davranış
iyi davranış için ödül verilmek Verb
iyi davranış için ödül vermek Verb
birinin yönetiminde olmak Verb
birine bonservis vermeye hazır olmak Verb
davranış kuralları Noun
görgü kuralları Noun
hüsnühal kâğıdı
iyi durum belgesi
iyi hal kâğıdı
hüsnühal kağıdı
adi davranış
adi davranış davranma
görgü kuralları Noun
davranış kuralları Noun, Management
birini ahlak hocası yapmak Verb
aşağılık davranış
davranış biçimi Noun
meslek davranış kurallarını saptamak Verb
suç sayılacak davranış
ayırımcı davranış
ahlâksız davranış, güvenliğe/yasalara/âdâba aykırı tutum.
saygısız davranış
ahlaksızca davranış
kötü davranış
mali tutum
disipline aykırı hareket için ödenen para cezası
hüsnühal
iyi davranış
iyi hal
kötü davranış
kanuna aykırı davranış
yakışıksız davranış
asi davranış
kasıtlı eylem Noun
kasdî eylem Noun
usule aykırı hareket
kusursuz davranış
kusursuz davranış davranma
doğru davranış
disiplin eksikliği
yol tezkeresi
ahlak bakımından hayat tarzı
piyasanın gidişi
erdemli davranış
ahlaki davranış
itiraz edilebilir davranış
menfur davranış
saldırgan davranış
ahlaksız davranış
alçakça davranış davranma
alçakça davranış
birinin davranışını belli kalıplara sokmak Verb
grev gözcülüğü davranışı
grev gözcülüğü davranışı
birine davranışının budalalığını göstermek Verb
iyi davranış ödülü
birinin işteki davranışını incelemek Verb
sınıfına layık davranış
doğru davranış
iyi davranış
belli bir tutum izlemek Verb
doğru davranış
disiplinsiz davranış
davranış kuralları Noun
sporcu davranışı
normal davranış
emme borusu
birinin davranışını beğenmemek Verb
yakışıksız davranış davranma
yakışıksız davranış
vicdansız davranış
ahlaka aykırı davranış
mesleğe yakışmayan davranış
sportmenliğe aykırı davranış Noun, Sports
bir davranışı uygun görmek Verb
birinin iyi haline kefil olmak Verb
insafsızca davranış
bir işi yürütmek Verb
bir işi idare etmek Verb
iş yürütmek Verb
bir kampanyayı yürütmek Verb
bir kampanyayı yönetmek Verb
bir konuşmayı yürütmek Verb
bir davaya bakmak Verb
davaya bakmak Verb
bir müşterinin davasına bakmak Verb
bir gazeteyi yönetmek Verb
anket yapmak Verb
bir mahpusu muhafaza altında götürmek Verb
reklam kampanyası yapmak Verb
bir baskın düzenlemek Verb
ayin yönetmek Verb
bir davaya bakmak Verb
anket yapmak Verb
bir test yapmak Verb
bir davaya bakmak Verb
yetkisiz iş yapmak Verb
bir görevi yerine getirmek Verb
kampanyayı yönetmek Verb
bir soruşturma yapmak Verb
tahkikatı yürütmek Verb
bir araştırmayı yürütmek Verb
askeri kayıt defteri
sevk ve idare kitabı
hukuki engel oluşturan şahsın kendi fiil ve hareketleri Noun
bir avukata yakışmayacak davranış
mahpus sicili
büro idaresi
dava açıp yürütmek Verb
kanuni takibat yapmak Verb
yolculuk masrafları Noun
(Br) tanığın mahkemeye gelmek için yapacağı masraflarına karşılık olarak ödenen para
müzakereleri idare etmek Verb
müzakereleri yürütmek Verb
bir genel kurulu idare etme
bir davanın gidişi
bir davanın gidişi
bir toplantının idaresi
komuoyu yoklaması
işlerin idaresi
ticari faaliyetin yürütülmesi Noun
ticari faaliyetlerin yürütülmesi
müzakerelerin gidişi
işlerin idaresi
tarafların hareketi
devlet idaresi
davanın seyri
savaşın idaresi
doğru dürüst hareket etmek Verb
iyi davranmak Verb
askerlik şerefine aykırı hareket
birini kapıya kadar geçirmek Verb
yazışmayı yürütmek Verb
müzakereleri yönetmek Verb
bir şirketin tasfiyesinde muameleleri yapmak Verb
ziyaretçilere müzeyi gezdirmek Verb
bir subaya ve beyefendiye yakışmayacak davranış
subaya ve beyefendiye yakışmayacak davranış davranma
standartlara göre hareket etmek Verb
soruşturma/tahkikat yapmak.
askerden kovma/tard.
tard belgesi.
birinin idaresinde olmak Verb
(Br) Savaş Hizmet Madalyası Noun
bir gazetenin redaksiyonu
birini belli bir şekilde davrandırmak Verb
birine bir hareket tarzını benimsemesini emretmek Verb
birine bir hareket tarzını benimsetmek Verb
hüsnühal kâğıdı
iyi hal kâğıdı
disiplinsiz davranış
birinin davranışını yanlış değerlendirmek Verb
iyi hal indirimi Noun, Law
Kolluk Kuvvetleri Davranış Kuralları ve Temel İlkeler Proper Name, Law
fazilet nişanı: ABD ordusunda temayüz edenlere verilen madalya.