-
yakalamak, enselemek.
Mother copped me stealing cakes from the kitchen and beat me severely. - aşırmak, çalmak.
- polis.
- konik iplik yumağı, iğ.
- tepe, zirve.
başı dertte olmak, belaya çatmak, başı belaya girmek.
You'll cop it if mother catches you in the kitchen
You'll cop it if mother catches you in the kitchen
again.
If you're late you'll cop it: Geç kalırsan görürsün gününü.
If you're late you'll cop it: Geç kalırsan görürsün gününü.
(a) caymak, sözünden dönmek, vaadini tutmamak, vazgeçmek, çekilmek, oyunbozanlık etmek, (b)
cop a
cop a
plea ile ayni anlama gelir. (suçunu) ikrar etmek, suçlu olduğunu kabul/itiraf etmek, (özellikle daha ağır bir suçtan sıyrılmak için) hafif bir cürmü kabullenmek, (c) kusurunu kabul edip af dilemek.
sorumluluktan kaçınmak, atlatmak yan çizmek, savsaklamak.
You've got to do it: don't try to cop out
You've got to do it: don't try to cop out
(of it) by telling me you're too busy.
Verb
- Noun, Public Administration baton
- billy club
- cosh
- truncheon
- billy
- nightstick
- stick
- sap
Turkish Dictionary (Kubbealti Turkish Dictionary)
- Polis veya polis görevi yapan askerlerin, ... ucu şişkin kauçuk sopa