düşük

Turkish-English Translation

  1. bastard
  2. Noun, Medicine abortion
  3. vicious
  4. Information Technology low
  5. fallen
  6. abominable
  7. ignoble
  8. comedown
  9. hypo
  10. derogate
  11. weak
  12. (price , quality , pressure) low
  13. (sentence) misconstrued
  14. as cheap as dirt
Turkish-English translations from Zargan's own database

Turkish-English Phrases

düşük yoğunluklu lipoprotein
bad cholesterol Noun, Medicine
düşük yoğunluklu lipoprotein
low-density lipoprotein (LDL) Noun, Medicine
yüksek yoğunluklu lipoprotein
good cholesterol Noun, Medicine
yüksek yoğunluklu lipoprotein
high-density lipoprotein (HDL) Noun, Medicine
çenesi düşük
chatterbox
çenesi düşük
garrulous
çenesi düşük
chatty Adjective
en düşük
minimum Information Technology
en düşük
minimal
en düşük
lowest
maaşı düşük
poorly paid
nüfus yoğunluğu düşük
thinly scattered population
voltajı düşük
(slang) dim-witted
düşük basınç mıntıkası
low area Noun
düşük benzin sarfiyatı
low oil consumption
düşük beta
low us-
düşük bir fiyata
at a low fas
düşük değer
low order
düşük değer
inferior value
düşük değer biçmek
to set a low valuation Verb
düşük değer biçmek
to value at a low rate Verb
düşük değerde
of small value
düşük değerli mücevher
trinket
düşük devam
poor attendance
düşük döviz kuru
low exchange rate
düşük faiz getirmek
to carry a low rate of interest Verb
düşük faizle
at a low rate of interest
düşük faizle sağlanan para
cheap money
düşük faizli kredi
low-interest credit
düşük fiyat
low price
düşük fiyat
keen price
düşük fiyat
low fas
düşük fiyat veren
undercutter
düşük fiyata
at a low price
düşük fiyata satmak
to sell at a decline Verb
düşük fiyatla
at a low price
düşük fiyatlı
pup
düşük fiyatlı
cheap
düşük fiyatlı
low priced
düşük fiyatlı hisse senetleri
penny stocks Noun
düşük fiyatlı ithal malları
low-priced imports Noun
düşük fiyatlı menkul kıymetler
low-priced shares Noun
düşük fiyatlı teklif
low-cost deal
düşük fiyattan tahvil satan
(Br) bear seller
düşük fiyattan tahvil satan
bear seller
düşük fiyattan tahvil satışı
bear sales
düşük gelir
low income
düşük gelir sınıfı
lower income class
düşük gelirli müşteri
lower-income customers
düşük gelirli olma
to be in the lower income brackets
düşük gelirli semt
low-income neighbo u rhood
düşük gelirli vergi yükümlüsü
low-income taxpayer
düşük gelirsınıfı
lower income class
düşük gösterilmiş
underreported Adjective
düşük göstermek
underreport Verb
düşük gümrük vergili mallar
low-duty goods Noun
düşük harf
low case
düşük kadın
pig
düşük kalite
low- grade
düşük kalite
quick and dirty
düşük kalite
low a-
düşük kalite
low grade
düşük kalite
nonquality
düşük kalite
inferior quality
düşük kalite
low-grade
düşük kaliteli
low grade
düşük kaliteli
manky
düşük kaliteli
tatty
düşük kaliteli akaryakıt
low- grade fuel
düşük kaliteli malların
copycat packaging
düşük kalorili rejim
low diet
düşük kira
low rent
düşük kiralı ev
low-rent house
düşük kullanım saati fiyatlaması
off-peak tariff
düşük kur
low rate
düşük maaş
inadequate salary
düşük maaş
chickenfeed
düşük maaş alan
underpaid
düşük maaş alma
insufficiently paid
düşük maaşlı
low paid
düşük mal
inferior good
düşük mal
giffen good
düşük mal mevcudu
low inventory
düşük maliyetli üretici
lowest-cost producer
düşük mallar
inferior goods Noun
düşük nitelik
poorness
düşük nitelikli
down market
düşük nitelikte
measly
düşük nüfus
underpopulation
düşük ölüm oranı
low mortality
düşük primli
limited premium
düşük primli hayat sigortası
limited payment insurance Noun
düşük primli sigorta
low-premium insurance
düşük primli sigorta
low-rate insurance
düşük riskli
low-risk Adjective
düşük sermaye
low- geared capital
düşük sermayeli
low gearing
düşük seviye
low level
düşük sürat
low speed
düşük tahakkuk ettirilmiş
underassessment
düşük tahmin
low estimate
düşük tahmin
lower estimate
düşük talep
sluggish demand
düşük talep
slack demand
düşük tansiyon
low blood pressure
düşük tansiyon
hypotension Noun, Medicine
düşük tansiyon
low blood pressure (LBP) Noun, Medicine
düşük tansiyon
hypotension Noun, Medicine
düşük tarife ücreti
low season fare
düşük tüketim
underconsumption
düşük tüketim
low consumption
düşük ücret
low wage
düşük ücret
underpayment
düşük ücret almak
to ill remunerated- Verb
düşük ücret verilen iş
scab work
düşük ücretler
low wages Noun
düşük ücretli
low paid
düşük ücretli
under paid
düşük ücretli iş
badly paid work
düşük ücretli iş
journeywork
düşük ücretli sanayiler
sweated industries Noun
düşük vergi dilimi
lower- bracket
düşük vites
low gear
düşük voltaj
low voltage
düşük voltaj
low tension
düşük yakalı
decolleté
düşük yapma
abortion Noun, Medicine
düşük yapmak
to abort Verb
düşük yoğunluklu
low-intensity Adjective
düşük yoğunluklu
low density Information Technology
düşük yoğunluklu çatışma
low-intensity warfare Noun, Politics-Intl. Relations
düşük yoğunluklu savaş
low-intensity war Noun, Military
(fiyatlar) düşük düzeyini sürdürmek
to rule easier Verb
(fiyatlar) en düşük seviye
lowest level
(hisseler) düşük olmak
to be down Verb
alışverişi düşük hisse senedi
restricted share
alışverişi düşük hisse senedi
restricted stock
aşırı düşük sıcaklık gerektiren
cryogenic Adjective
çenesi düşük olmak
to have a long tongue Verb
çok düşük biçilen fiyat
underrated price
çok düşük fiyat
knockout price
çok düşük fiyat
knockout fas
çok düşük fiyat
knockdown price
çok düşük fiyat biçilmiş
short- posted
çok düşük fiyata
at a knocked down price
çok düşük ücrete çalışmak
to undercut wages Verb
daha düşük bir fiyattan
at a lower rate
daha düşük mevkide çalıştırılmak
to be employed at a lower status Verb
devam sayısının düşük olması
poor attendance
en düşük değer
minimum value
en düşük fiyat
lowest possible fas
en düşük fiyat
floor price
en düşük fiyat
rock bottom price
en düşük fiyat
minimum rate
en düşük fiyat (kur
bargain level
en düşük fiyat teklifi
lowest quotation
en düşük fiyat veren
lowest bid
en düşük fiyata
at the lowest price
en düşük ilan boyu
minimum linage Advertising
en düşük ısı derecesi
minimum temperature
en düşük kur
minimum rate
en düşük maaş
minimum salary
en düşük maliyet
minimum cost
en düşük maliyetli üretici
lowest- cost producer
en düşük navlun
lowest freight
en düşük nokta
bottoming out the pattern
en düşük prim
minimum premium
en düşük saat ücreti
minimum hourly rates of pay
en düşük sayı
minimum number
en düşük sorumluluk
minimum liabilities
en düşük standart
minimum standard
en düşük tarife
minimum tariff
en düşük teklif sahibi
lowest bidder
en düşük vergi
minimum taxation
en düşük yüzde
lowest percentage
faiz oranını düşük tutmak
to keep down interest Verb
fiyatları düşük tutmak
to keep fass down Verb
fiyatların düşük olduğu ülkeler
low-price countries Noun
genellikle düşük bir faizle
at short notice
kârı düşük tutmak
to hold down pimss Verb
kârın düşük gösterilmesi
understatement of profit
kârını düşük tutmak
to cut one's profit too fine Verb
konjonktürün en düşük seviyesi
depression level
piyasanın düşük durumu
market weakness
rekabet edebilir düşük fiyat
keen price
Turkish-English phrases from Zargan's own database

Turkish Dictionary (Kubbealti Turkish Dictionary)

  1. Düşmüş, yerinden çıkmış
Summary published in cooperation with Kubbealti Foundation. Please visit www.kubbealtilugati.com for the full entry, including etymologies, detailed senses, usage examples and much more.