denial

  1. Noun yalanlama
  2. Noun yadsıma, yokumsama, inkâr.
    a denial of justice.
  3. Noun yalanlama, tekzip.
    The minister asked the newspaper to print a denial of the untrue story.
    to
    issue a denial: tekzip yayınlamak.
  4. Noun red, itiraz.
    I will take no denial: İtiraz kabul etmem/lâmı cimi yok.
    He met the accusation
    with a flat denial: Suçu düpedüz reddetti.
  5. Noun feragat, alçak gönüllülük, mahviyet, gönül tokluğu.
    a life of denial.
    self-denial: feragati
    nefis, nefsinden feragat etme.
  6. Noun, Law inkâr, resmen tanımama, iddiayı red.
inkarcılık Noun
çilecilik Noun, Religion-Faith
riyazet Noun, Religion-Faith
zahidlik Noun, Religion-Faith
zühd Noun, Religion-Faith
tam inkâr
kesin inkâr
dava dilekçesindeki iddiaları bütünüyle reddeden cevap
kesin ret
resmi tekzip
resmi yalanlama
genel red
tekzip bite bulunmak Verb
tekzipte bulunmak Verb
bir suçlamayı kesin reddetmek Verb
red cevabı ile karşılaşmak Verb
red ihbarı
ret ihbarı
resmi itiraz
kesin yalanlama
tekzip etmek Verb
hafifletilmiş tekzip
gerekçeli itiraz
açıktan açığa yalanlama
red cevabı almak Verb
ret cevabı almak Verb
itirazı kabul etmemek Verb
itiraz kabul etmemek Verb
kesin yalanlama
kesin itiraz
yardım talebinin reddi Noun
dilekçenin
dileğin reddi
istimanın (hâkimin duruşmalarda tarafların ileri sürdükleri sözlü iddiaları , tanıkları , bilirkişileri dinlemesi) reddi
(ihkak-ı haktan imtina
mahkemenin davaya bakmaktan ve karar vermekten imtina etmesi Noun
hak dağıtmaktan kaçınma Noun, Law
soybağının reddi Noun, Law
sorumluluğun kabul edilmemesi
talebin reddi Noun, Law
bir şeye resmen itirazda (defide) bulunmak Verb
tekzipte bulunmak Verb