divorcé

  1. Noun boşanmış (erkek).
mutlak boşanma
eşler sanki ölmüş gibi evliliğin sona ermesi durumu
boşanma davası Noun, Civil Law
boşanmadan sonra çocukların vesayeti kendisine verildi
boşanma nedeni
tarafların anlaşarak aralarında aslında var olmayan bir boşanma nedeni göstererek sağladıkları boşanma
Boşanma ve Evlilik Davaları Mahkemesi
boşanma kararı
boşa(n)ma.
She obtained a divorce after years of unhappiness. judicial separation. Law
boşa(t)mak.
The judge divorced the couple. The court divorced them. She divorced him.
boşanmak.
They divorced each other. a divorced woman.
ayrılık, ayrılma.
a divorce between thought and action.
evliliğin kesin olarak bitimini gerektiren boşanma
sözcüğü bağlamından dışarı çıkarmak Verb
bir sözcüğü bağlamından dışarı çıkarmak Verb
boşanma davası Noun, Civil Law
tarafların karşılıklı anlaşarak boşanması
karşılıklı rıza ile boşanma
boşanma davası Noun, Civil Law
boşanma mahkemesi
boşanma kararı
boşanma talebini destekleyecek delil
ayırmak, ayrılmak, ilgisini kesmek.
She led a lonely life, divorced from all her childhood friends and pleasures.
boşanma hâkimi
boşanma kanunu
boşanma kanunu reformu
suç gerekçesiyle boşanma
kocasını boşamak Verb
karısını boşamak Verb
boşanma dilekçesi
boşanma davası hazırlıkları Noun
boşanma muameleleri Noun
boşanma oranı
boşanma davası Noun, Civil Law
boşanma için dilekçe vermek Verb
(... aleyhine) boşanma davası açmak Verb, Law
boşanma dilekçesi vermek Verb
başka bir ülkede boşanma
boşanma izni vermek Verb
boşanma nedenleri Noun
talakı selase
mahkemenin verdiği boşanma kararı
mahkemenin evlilik sözleşmesinin bozulup bozulmadığını araştırması sonucu verdiği boşanma kararı
boşanma hukuku
(US) ayrılık
boşanmaya karşı çıkmak Verb
boşanmak üzere mahkemeye dilekçe vermek Verb
boşanma dilekçesi
boşanmak istemek Verb
boşanmak istemek Verb
boşanma davası açmak Verb
boşanma davası açmak Verb
boşanma davası açmak Verb
boşanma davası Noun, Civil Law
boşanma davası açmak Verb
boşanma davası açan davacı
boşanma kesinleşti
anlaşmalı boşanma Noun, Law