earmark

  1. hayvanlara kulak markası/işareti (vurmak/yapmak).
  2. tanımlama işareti/markası, alâmeti farika.
    He has all the earmarks of a fool: Sersemliği her halinden belli.
  3. belirli bir maksat için bir yana koymak/saklamak, tahsis etmek, ayırmak.
    to earmark goods for export.
çeki bloke etmek Verb
bir evraka işaret koymak Verb
birini kilit bir noktaya getirmek Verb
yatırıma para ayırmak Verb
kendine ayırmak Verb
belli bir amaca para ayırmak Verb
bir amaç için fon ayırmak Verb
malları ihraç için ayırmak Verb
paranın karışması ya da bankaya tevdii sonucu misli eşya niteliğini kazanarak genel alacaklılar karşısında
rüçhanlı durumunu kaybedeceği kuramı