enamor

  1. Transitive Verb büyülemek, âşık/meftun/teshir etmek, kendine bağlamak,
    k.d. aklını başından almak.
    Her beauty
    enamor = enamoured the prince.
  2. (çılgınca) âşık, meftun, sevdalı.
(a) çılgınca âşık olmak, meftun olmak, sevdaya tutulmak, sevgi ile yanıp tutuşmak.
to be enamor =
enamoured with a lady. (b) gözü başkasını görmemek, dalmak, kendini vermek/kaptırmak.
He's so (much) enamor = enamoured of his own plan that he won't listen to me.