entail

  1. gerek(tir)mek, icabetmek, sonuçlan(dır)mak, intaç etmek, sonucunu doğurmak, sebep olmak.
    Balancing
    the buget would entail public spending cuts of ten billion dollars.
  2. Law bir mülkü belirli varislere bırakmak, başkasına ferağ edilmemek şartıyla mirasçısına bağışlamak, bu şartla
    tevarüs etmek, meşruten vakfetmek.
  3. gerektirme, icabettirme, sebep olma, intaç etme, sonuç verme.
  4. mülkü şartlı olarak mirasçılara bırakma.
  5. belirli tevarüs sırası.
  6. şartlı bırakılan miras, meşruten vakfedilen mülk.
bir bağışın başkasına devredilmeme şartını kaldırmak Verb
ırsi intikali kaldırmak Verb
meşruta tesis etmek Verb
s art mirasçı
bir emlaki birine meşruta olarak bırakmak Verb
zorluklara yol açmak Verb
büyük masraflar gerektirmek Verb
büyük masraflara mal olmak Verb
masrafa mal olmak Verb
zorla kabul ettirmek Verb
birine yüklemek Verb
dikte etmek Verb
birini mükellef tutmak Verb