extraordinary

  1. Adjective olağanüstü, fevkalâde.
    extraordinary meeting: olağanüstü toplantı.
    extraordinary powers of
    the President: Cumhurbaşkanının olağanüstü yetkileri.
    extraordinary costs: olağanüstü giderler.
  2. Adjective nadir, müstesna, görülmedik, şayanı hayret, harikulâde.
    a girl of extraordinary beauty. He is an extraordinary child.
  3. Adjective özel görevli.
    Minister extraordinary and plenipotentiary.
  4. Adjective garip, acayip, istisnaî.
fevkalade elçi
fevkalade ve işletme ile ilgili olmayan masraflar
fevkalade avarya
acayip bir güzellik
acaip bir güzellik
olağanüstü bütçe
olağanüstü şartlar Noun
olağanüstü tehlike
olağanüstü amortisman
fevkalade amortisman
olağan üstü amortisman
olanğanüstü amortisman
olağanüstü bir titizlik
olağanüsütü kâr payı
olağanüstü kâr payı
olağanüstü temettü
fevkalade elçi
olağanüstü harcamalar Noun
fevkalade giderler Noun
(Br) olağanüstü genel kurul
olağanüstü genel kurul Noun, Management
olağanüstü genel kurul toplantısı Noun, Management
olağanüstü genel kurul Noun, Management
olağanüstü yardım
olağanüstü gelir
fevkalade varidat
fevkalade kalemler Noun
olağanüstü toplantı Noun, Law
olağanüstü hissedarlar toplantısı
olağanüstü kâr
ekstraordinaryüs profesör (Alman üniversitelerinde derece bakımından ordinaryüs profesör altındaki profesör
olağanüstü kâr
olağanüstü kanuni çareler Noun
olağanüstü rezerv
Olağanüstü Yedekler Noun, Accounting
(iflas) olağanüstü çoğunluk kararı
(Br) olağanüstü karar (üyelerin yüzde 75'i veya fazlasının oyu ile alınır
olağanüstü gelirler
olağanüstü risk
sakat birine sağlanan olağanüstü hizmetler Noun
olağanüstü toplantı
olağanüstü oturum
mahkemenin olağanüstü oturumu
fevkalade durum
olağanüstü yüksek ücret
olağanüstü çoğunluk kararı
olağanüstü bir gerçekçilikle tarif etmek Verb
envoy ile ayni anlama gelir. fevkalâde murahhas, büyükelçiden bir alt derecedeki diplomat.
tam yetkili ve olağanüstü elçi