gain

  1. kazanmak, (emek karşılığı) elde etmek, almak, sağlamak, edinmek.
    to gain experience: tecrübe kazanmak/edinmek.

    to gain advantage: üstünlük/kazanç sağlamak.
    I'm new in the job, but I'm already gaining experience. What have you gained by doing this? He'll gain nothing by being rude.
  2. (yarışta/müsabakada/savaşta) kazanmak.
    to gain the prize: ödül kazanmak.
    to gain the battle:
    muharebeyi kazanmak.
    to gain the day
    ask. zafere ulaşmak.
  3. (ağırlık vb.) kazanmak, almak.
    to gain weight: (a) şişmanlamak, (b) önem kazanmak.
    to gain
    speed: hızlanmak.
    to gain strength: kuvvetlenmek, kuvvet bulmak/kazanmak.
  4. ulaşmak, varmak, erişmek.
    to gain one's destination. The swimmer gained the shore.
    gain the
    upper hand: üstün gelmek.
  5. ilerlemek, terakki etmek, düzelmek, iyileşmek, salâh bulmak.
    to gain in health: sağlığı düzelmek/iyileşmek.

    The sick child is gaining in health and will soon be well.
  6. (yarışma vb. de) (a) rakiplerini geçmek/geride bırakmak, rakibinden ileri gitmek.
    gain on one's pursuers:
    kendisini takip edenlerden uzaklaşmak. (b) rakibine yaklaşmak, aradaki mesafeyi kapatmak.
    gain on a competitor: rakibine yaklaşmak/ondan daha ileri gitmek.
    He saw that the second runner was gaining.
  7. (saat) ileri gitmek.
    My watch gains about 3 minutes a week.
  8. (arkadaş, dost vb.) edinmek, kazanmak.
    to gain a friend.
  9. ikna etmek, inandırmak, (taraftar) kazanmak.
    gain adherents to a cause. The idea slowly gained popularity.
  10. çekmek, celbetmek.
    gain attention.
  11. artmak, çoğalmak.
    The day was gaining in warmth.
  12. kazanç, kâr, menfaat, kazanma, kâr etme/sağlama.
    financial gain: malî kazanç.
  13. yarar, fayda, istifade.
  14. artış, art(ır)ma.
    a gain in speed. a gain of ten percent.
  15. Electronics kazanç, bir yükseltecin işaret gücünü kuvvetlendirme miktarının logaritmik ölçüsü.
    This amplifier has a gain of 20 dB.
  16. (marangozlukta) yiv, oluk, çentik, geçme oyuğu.
  17. yivlemek, yiv/oluk/çentik açmak.
  18. yive/oluğa geçirerek sağlamlaştırmak, geçme ile birbirine tutturmak.
  19. tusk ile ayni anlama gelir. (ağaç işlerinde) yiv, kertik, zıvana.
partisine birkaç üye daha kazanmak Verb
rakibine karşı avantaj elde etmek Verb
rakibine karşı avantaj elde etmek Verb
işiyle para kazanmak Verb
kazancını çalışarak elde etmek Verb
davasını kazanmak Verb
amacına erişmek Verb
varacağı yere varmak Verb
hayatını kazanmak Verb
fikrini kabul ettirmek Verb
geçineceği olmak Verb
çalışmalarından yararlanmak Verb
kazanacağından emin olmak Verb
amacına ulaşmak için hilelere başvurmak Verb
olağanüstü gelir
yabancı bilim adamlarının ülkeye göç etmesinden ötürü ülkenin profesyonel ve nitelikli işgücünün artması
işletme kârı
işletme kazancı
sermaye kazancı, şerefiye: hisse senedi, gayrımenkul vb. satışından sağlanan kazanç. Noun
vergiye tabi gelir
net kazanç
konjonktür kazancı
tüketim artması
kâr güden akit
döviz kazancı
iyileştirmeden elde edilen kazanç
dolar kazancı
kur kazancı Noun, Accounting
ek kazanç
kâr amacıyla
kâr için
para kazancı için
kazanç amacıyla
kur farkı geliri Noun, Accounting
anafor
kanunsuz kazanç
ithalat kazancı
enflasyon kazancı
enflasyon kazancı
yatırım kazancı
solun kuvvetlenmesi
solun kuvvetlenmesi
parasal kazanç
net sermaye kazancı
net kazanç
tahakkuk etmiş net kazanç
kâr amacıyla değişmeyen
para kazancı için
siyasi rant Noun, Politics-Intl. Relations
kazanç payı
kazanç payi
fiyat kazancı
verimlilik artışı
kazanç haddi
yeniden hesaplamak Verb
vergi kazancı
ses kaydı ya da yayın sırasında ses seviyelerinin denetlenmesi
kazancı paylaşmak Verb
spekülasyon kazancı
önemli miktarda kazanç
kayda değer kazanç
vergiye tabi kazanç
vergiye tabi gelir
toprak kazanımı Noun, Politics-Intl. Relations
toprak kazanma Noun, Politics-Intl. Relations
(borsa) azami kazanç
dış ticaret kazancı
kur farkı geliri Noun, Accounting
cironun büyümesi
haksız kazanç
kanunsuz kazanç
ücret artışı
kazanç iştirak payı
kilo alma Noun, Medicine
derece almak Verb
derece elde etmek Verb
iyi nam ve şöhret kazanmak Verb
(mahkeme) duruşmaya çıkmak Verb
huzura çıkmak Verb
bir konuda haklı olduğunu kanıtlamak Verb
puan kazanmak Verb
bir yer ele geçirmek Verb
ödül kazanmak Verb
itibarlı hale gelmek Verb
itibar kazanmak Verb
saygınlık kazanmak Verb
kabul görmek Verb
kabul edilmek Verb
erişim hakkı kazanmak Verb
erişim sağlamak Verb
erişim olanağı elde etmek Verb
birşey karşısında değer kazanmak Verb
anlayış kazanmak Verb
...'in üzerinde hâkimiyet kurmak Verb
dişlenmek Verb
kendine güven kazanmak Verb
güven kazanmak Verb
kendine güveni yerine gelmek Verb
hoparlör ayarı
kontrolü ele geçirmek Verb
kontrolü sağlamak Verb
tanınmak Verb
rağbet görmek Verb
kabul edilmek Verb
müşteri elde etmek Verb
müşteri kazanmak Verb
sermayeden elde edilen kazanç
itibar kazanmak Verb
girmek Verb
kabul edilmek Verb
giriş hakkı elde etmek Verb
deneyim kazanmak Verb
deneyim elde etmek Verb
uzmanlaşmak Verb
dirilmek Verb
ilerlemek, ilerleme kaydetmek.
(a) ilerlemek, ilerleme kaydetmek.
During the second day of fighting the army began to gain ground.
(b) onaylatmak, kabul ettirmek, (c) yayılmak, genişlemek, (d) başarı kaydetmek, durumu düzeltmek, (e) önemi artmak.
elde etmek Verb
kilo almak Verb
boy atmak Verb
popülerliği artmak Verb
birşeyi artmak Verb
birşeyden daha fazla elde etmek Verb
daha fazla birşey elde etmek Verb
daha fazla birşey kazanmak Verb
nüfuzu artmak Verb
bilgi elde etmek Verb
kendini sadece gülünç duruma düşürmek Verb
kambiyo kazancı
zaman kazancı
arayı kapatmak Verb
birinden ya da bir şeyden ileri gitmek Verb
arkasından gidilene yaklaşmak Verb
cari olmayan bir aktifin defter değerinin üzerinde satılması
birine yetişmek Verb
birine yaklaşmak Verb
birine nihayet ulaşmak Verb
birini sonunda yakalamak Verb
birşeye nihayet ulaşmak Verb
birşeyi sonunda yakalamak Verb
kâr-zarar (bir hesap dönemi sonunda meydana gelen net sonuç , değerlerin azalıp çoğalmasını sonuçlandıran işlem
kazanç yüzdesi Noun
halk tarafından tutulmak Verb
bir şeyi ele geçirmek Verb
bir şeye sahip olmak Verb
güç elde etmek Verb
güçlenmek Verb
güç kazanmak Verb
vergi indirimini elde etmek Verb
ad kazanmak Verb
üretim arttıkça işçilere özendirme payı verilmesi
birine kendi fikrini kabul ettirmek Verb
sürati artmak Verb
hızı artmak Verb
süratlenmek Verb
hızlanmak Verb
güç kazanmak Verb
güçlenmek Verb
kuvvetlenmek Verb
yavaş yavaş güçlenmek Verb
galip gelmek Verb
galebe çalmak Verb
üstünlük elde etmek Verb
... haline gelmek Verb
(borsa) üç puan kazanmak Verb
(a) zaman kazanmak, (b) (saat) ileri gitmek.
bilim için kazanç
değerlenmek Verb
zafer elde etmek Verb
şişmanlamak Verb
kilo almak Verb
kazanç/zarar
tırmanmak Verb
çoğunluğun desteğini elde etmek Verb
(US) kâr-zarar hesabı
bir şeyden kâr elde etmek Verb
kâğıt üzerinde kâr ya da zarar
kar zarar hesabı