gate

  1. kapı: bahçe, ağıl gibi üstü açık yerlerin kapısı.
  2. giriş, methal.
  3. (park, âbide, sokak vb.'nin) giriş kapısı veya girişteki süslü mimari yapı.
  4. geçit, dağ geçidi, (dağlar arasındaki) boğaz.
  5. yol, ulaşım yolu.
    the gate to success: başarı yolu.
  6. (yol/demiryolu geçitlerini kapamaya yarayan) bariyer, tahtaperde, hareketli yolkesici.
    Level crossings
    are often equipped with gates to keep the cars off the track when the train is passing.
  7. (su kanalı, baraj vb.) sürgülü kapak.
  8. (buhar borularında) valf, vana.
  9. (spor vb.) para ile giren seyirci sayısı.
    gate money: (maç) giriş ücreti, duhuliye.
  10. (maç vb.) hasılat, seyircilerden alınan toplam ücret.
    The two team divided a gate of $4560.
  11. (a)
    ingate ile ayni anlama gelir. (kalıba erimiş madenin döküldüğü) delik, (b) (döküm soğuduktan
    sonra bu delikte kalan) maden artığı.
  12. Electronics geçit: (a) uygulanan gerilim değerine göre elektrik devresini açıp kapayan elektronik düzen, (b) kısa
    bir süre elektronik devreyi çalıştıran işaret.
    logic gate.
  13. içinde testere(ler) bulunan çerçeve.
  14. Aviation koridor, uçuş yolu.
  15. geçit, yol.
  16. (alışılan) tarz/yöntem/davranış.
  17. (İngiliz üniversitelerinde) izinsiz bırakmak, öğrencinin okul kapısından çıkmasını yasaklamak.
eşik bekçisi Noun
otomatik vana
uçağa
çıkış kapısı Aviation Industry
gümrük kapısı
sınır kapısı Noun, Public Administration
kelebekli valf
basküllü geçit parmaklığı
(Br) başkasının otlağında hayvan otlatma hakkı
ayar kapağı
regülatör
hemzemin geçit üzerindeki geçiş kapısı
kapıda tehacüm
kapı Noun
boşaltma vanası Noun
boşaltmak valfı
havuz kapağı
davlumbazlı kapak
dışlama geçidi
fabrika giriş kapısı
menteşeli kapak
pusula, yerin mıknatıssal alan yönünü gösteren alet.
kanatlı geçit parmaklığı
katlanır dışkapı
bahçe kapısı
reddedilmek, kovulmak.
(a) kovmak, kapı dışarı etmek, yol vermek, (nişanlı /sevgili/arkadaş) ilgiyi kesmek, (b) işinden atmak/kovmak,
görevine son vermek.
Altın Kapı: Büyük Okyanusu San Fransisko körfezine bağlayan takriben 3 km. genişliğindeki boğaz. Noun
baş kapak, kanal başı kapağı. Noun
savak baş kapağı. Noun
damlı kapı: bilhassa İngilterede kilise avlusunda cenazenin konulup papazın beklendiği üstü damlı kapı. Noun
saldırgan bir şekilde
kanal kapağı
mantık kapısı
mantık geçidi
damlı kapı: bilhassa İngilterede kilise avlusunda cenazenin konulup papazın beklendiği üstü damlı kapı. Noun
lich gate
ana kapı
uzaktan kumandalı geçit parmaklığı
Moravya geçidi: Südet ve Karpat dağları arasındaki geçit.
ana yol
turnike
fabrika giriş kapısı
makaralı geçit parmaklığı
emniyet valfı
nizamiye Noun
nizamiye bölgesi Noun
nizamiye Noun
sürme kapı
savak kapağı.
zar zor kapıdan girmek Verb
savak kapağı
kapama vanası Noun
öndeki araca çok yakın araç kullanmak Verb
kısma vanası Noun
peron girişi
bariyer
havuzun gelgit kapısı
gelgit akıntısının kuvvetli olduğu yer
boşaltma kapağı
set, kapak, savak kapağı. Noun
(şehir/kale duvarlarında) denize/nehire götüren kapı. Noun
kapak gövdesi vana mahfazası
vites kutusu kapağı
kapı sürgüsü
kapı çengeli
reze
kapı çengeli
yangın musluğu vanası Noun
kanatlı masa ayağı: açılır kapanır kanadı olan masanın kanadı açıldığı vakit altına konulan menteşeli ayak. Noun
giriş ücretli spor etkinlikleri Noun
çarıklı karıştırıcı
(maç, yarış vb.) hasılat, toplam bilet ücreti. Noun
kasa hâsılatı
hızar bıçkı
hızar Noun
vana
sürgülü vana
ana kapı
giriş yeri
kapı kanadı
genişletme geçiti aksamı Information Technology
bir kapıyı hızla açıp merkezi etrafında gidip gelmesine bırakmak Verb