gerçekler

Turkish-English Translation

  1. Noun the circumstances of fact
Turkish-English translations from Zargan's own database

Turkish-English Phrases

(hukuk) mahkemece kabul edilen gerçekler
(Lat.) res gestae Noun
acı gerçekler
hard facts Noun
acı gerçekler
cold facts Noun
apaçık gerçekler
bare facts Noun
apaçık gerçekler
cold facts Noun
çıplak gerçekler
sober facts Noun
çıplak gerçekler
naked facts Noun
davanın esası ile ilgili bütün gerçekler
all relevant facts Noun
delil teşkil eden gerçekler
evidentiary facts Noun
ekonomik gerçekler
economical realities Noun
esas gerçekler
key facts Noun
esas gerçekler
essential facts Noun
inkâr edilemeyecek gerçekler
hard facts Noun
kabul edilmiş gerçekler
admitted facts Noun
karar için önemsiz gerçekler
immaterial facts Noun
kararı etkileyen önemli gerçekler
ultimate facts Noun
maddesel gerçekler
res gestae Noun
mahkeme kararı için önemsiz gerçekler
immaterial facts Noun
olayın ardındaki gerçekler
background story
saptanmış gerçekler
established facts Noun
somut gerçekler
crude facts Noun
söz konusu gerçekler
foregoing facts Noun
taraf avukatlarca kabul edilmiş gerçekler
agreed statement of facts Noun
taraf avukatlarca kabul edilmiş olan gerçekler
agreed statement of facts Noun
tartışılamayacak açık gerçekler
hard facts Noun
tartışılamayan açık gerçekler
hard facts Noun
tartışılmayacak gerçekler
collateral facts Noun
temel gerçekler
fundamental facts Noun
temel gerçekler
basic facts Noun
temize çıkaran gerçekler
exculpatory facts Noun
gerçekler karşısında
on the basis of facts
bilinen bütün gerçekler bunlardır
such are the known facts
bütün bilinen gerçekler bunlardır
such are the known facts
sadece gerçekler üzerinde konuşmak
to confine oneself to facts Verb
Turkish-English phrases from Zargan's own database