given

  1. (bkz: give )
    (s.f.).
  2. belirli, muayyen.
    at a given time: belirli bir zamanda.
    in a given time: belirli bir zaman
    içinde.
    You must finish the test in a given time.
  3. given to: düşkün, müptelâ, mütemayil, meraklı, kendini vermiş. be given to: meraklı olmak,
    âdet/itiyat edinmek. given to drink: içki müptelâsı, kendini içkiye vermiş.
  4. verilmiş, hediye/hibe edilmiş.
  5. (resmî evrakta) … tarihinde düzenlenmiştir.
    given on the 24th day of June, in the year of 1985.
  6. veri, ilk bilgi, doğruluğu bilinen/varsayılan olay/vakıa/gerçek.
  7. -e bakılırsa, -e göre, … gözönüne alınırsa, gözönünde tutulursa.
    given their inexperience, they've
    done a good job = given that they're inexperienced, they've done a good job: Tecrübesizliklerine bakılırsa iyi iş yaptılar.
şayet, eğer.
I'd come to see you in France, (if) given the chance: Fırsat bulsam gelip seni Fransada görürdüm.
Verilen Avanslar Noun, Accounting
verilen emirleri geri alma
Verilen Depozito ve Teminatlar Noun, Accounting
son verilen haber
kesilen makbuz
yeteri kadar beklenirse Adverb
ek olarak
ad, isim. Noun
tahsis etmek Verb
hasretmek Verb
rapor süresi
söz konusu meblağ
verildiğine göre, verilmiştir, veriliyor.
given that the radius is 16 cm, find the circumference.
eğilimi olmak Verb
alışmış olmak Verb
kumar düşkünü
tarafımdan imzalanmıştır
imzam ve mührüm altında
işlerin durumu hakkındaki açıklamalar çeşitli
boşanmadan sonra çocukların vesayeti kendisine verildi
belli bir zamanda
belli bir zaman da
her daim Adverb
sürekli Adverb
mütemadiyen Adverb
sürekli olarak Adverb
her zaman Adverb
daima Adverb
verilen fiyat üzerinden
yok pahasına
verilen fiyat üzerinden
aşırı derecede ucuz fiyat
basından büyük destek görmek Verb
kahraman gibi karşılanmak Verb
bir bakanlık verilmek Verb
bakanlık verilmek Verb
umum müdürlük görevi verilmek Verb
terslenmek Verb
gönlünden kopmak Verb
ihtizaz olmak Verb
bir şey hakkında ihtar almış olmak Verb
tercih edilmek Verb
öncelik hakkı tanınmak Verb
öncelik tanınmak Verb
öncelik tanımak Verb
özel olarak haberdar edilmiş olmak Verb
verilmek Verb
bir şeyi zihninde uzun uzun tartmaya eğilimi olmak Verb
vazgeçilmek Verb
belirlenmiş zaman süresi içinde tamamlamak Verb
belirlenmiş zaman süresi içinde tamamlamak Verb
faizsiz teminatlı kredi
ödevlendirilmek Verb
Ben böyle bir adam değilim.
Anladığım kadarıyla, ...
belli bir örneği ele alacak olursak
Hiç düşünmemiştim.
davacı lehine verilen karar Noun, Law
gıyabi hüküm
temerrüt halinde maruz kalınacak zarar Noun, Banking
... konusunda herhangi bir açıklama yapılmadı.
pek iltifatkâr olmamak Verb
her iki tarafa yapılacak ihbar
günün birinde
günün birinde
bir şey hakkında ihbar
bu şartlar altında
kendini tamamen içkiye vermiş
Taşeronlara Verilen Avanslar Noun, Accounting
Verilen Çekler ve Ödeme Emirleri (-) Accounting