şayet, eğer.
I'd come to see you in France, (if) given the chance: Fırsat bulsam gelip seni Fransada görürdüm.
Verilen Avanslar
Noun, Accounting
verilen emirleri geri alma
Verilen Depozito ve Teminatlar
Noun, Accounting
yeteri kadar beklenirse
Adverb
verildiğine göre, verilmiştir, veriliyor.
given that the radius is 16 cm, find the circumference.
işlerin durumu hakkındaki açıklamalar çeşitli
boşanmadan sonra çocukların vesayeti kendisine verildi
aşırı derecede ucuz fiyat
basından büyük destek görmek
Verb
kahraman gibi karşılanmak
Verb
bir bakanlık verilmek
Verb
umum müdürlük görevi verilmek
Verb
bir şey hakkında ihtar almış olmak
Verb
öncelik hakkı tanınmak
Verb
özel olarak haberdar edilmiş olmak
Verb
bir şeyi zihninde uzun uzun tartmaya eğilimi olmak
Verb
belirlenmiş zaman süresi içinde tamamlamak
Verb
belirlenmiş zaman süresi içinde tamamlamak
Verb
Ben böyle bir adam değilim.
belli bir örneği ele alacak olursak
davacı lehine verilen karar
Noun, Law
temerrüt halinde maruz kalınacak zarar
Noun, Banking
... konusunda herhangi bir açıklama yapılmadı.
pek iltifatkâr olmamak
Verb
her iki tarafa yapılacak ihbar
kendini tamamen içkiye vermiş
Taşeronlara Verilen Avanslar
Noun, Accounting
Verilen Çekler ve Ödeme Emirleri (-)
Accounting