Ingilizce-Türkçe Çeviri

  1. (bkz: give )
    (s.f.).
  2. belirli, muayyen.
    at a given time: belirli bir zamanda.
    in a given time: belirli bir zaman
    içinde.
    You must finish the test in a given time.
  3. given to: düşkün, müptelâ, mütemayil, meraklı, kendini vermiş. be given to: meraklı olmak,
    âdet/itiyat edinmek. given to drink: içki müptelâsı, kendini içkiye vermiş.
  4. verilmiş, hediye/hibe edilmiş.
  5. (resmî evrakta) … tarihinde düzenlenmiştir.
    given on the 24th day of June, in the year of 1985.
  6. veri, ilk bilgi, doğruluğu bilinen/varsayılan olay/vakıa/gerçek.
  7. -e bakılırsa, -e göre, … gözönüne alınırsa, gözönünde tutulursa.
    given their inexperience, they've
    done a good job = given that they're inexperienced, they've done a good job: Tecrübesizliklerine bakılırsa iyi iş yaptılar.
Ingilizce-Türkçe çeviriler: Atalay Sözlügü, 1. Basim

Ingilizce-Türkçe Ilgili Terimler

(if) given
şayet, eğer.
I'd come to see you in France, (if) given the chance: Fırsat bulsam gelip seni Fransada görürdüm.
Advances Given
Verilen Avanslar İsim, Muhasebe
countermanding of orders given
verilen emirleri geri alma
Deposits and Guarantees Given
Verilen Depozito ve Teminatlar İsim, Muhasebe
final information given
son verilen haber
receipt given
kesilen makbuz
given enough time
yeteri kadar beklenirse Zarf
given in
ek olarak
given name
ad, isim. İsim
given over to
tahsis etmek Fiil
given over to
hasretmek Fiil
given period
rapor süresi
given sum
söz konusu meblağ
given that
verildiğine göre, verilmiştir, veriliyor.
given that the radius is 16 cm, find the circumference.
given to
eğilimi olmak Fiil
given to
alışmış olmak Fiil
given to cannibalism
yamyam
given to gambling
kumar düşkünü
given under my hand
tarafımdan imzalanmıştır
given under my hand and seal
imzam ve mührüm altında
(for a given period of time) to be up
vakti dolmak Fiil
(for sth) to be given to drink
içirilmek Fiil
accounts given of the position of affairs widely differ
işlerin durumu hakkındaki açıklamalar çeşitli
after the divorce she was given custody of the children
boşanmadan sonra çocukların vesayeti kendisine verildi
at a given time
belli bir zamanda
at a given time
belli bir zaman da
at any given moment
her daim Zarf
at any given moment
sürekli Zarf
at any given moment
mütemadiyen Zarf
at any given moment
sürekli olarak Zarf
at any given moment
her zaman Zarf
at any given moment
daima Zarf
at the given fas
verilen fiyat üzerinden
at the given price
yok pahasına
at the given price
verilen fiyat üzerinden
at the given price
aşırı derecede ucuz fiyat
be given a great buildup in the press
basından büyük destek görmek Fiil
be given a hero's welcome
kahraman gibi karşılanmak Fiil
be given a ministry
bir bakanlık verilmek Fiil
be given a ministry
bakanlık verilmek Fiil
be given a post as general manager
umum müdürlük görevi verilmek Fiil
be given a short answer
terslenmek Fiil
be given gladly
gönlünden kopmak Fiil
be given great pleasure
ihtizaz olmak Fiil
be given notice of
bir şey hakkında ihtar almış olmak Fiil
be given preference
tercih edilmek Fiil
be given preferential treatment
öncelik hakkı tanınmak Fiil
be given preferential treatment
öncelik tanınmak Fiil
be given priority
öncelik tanımak Fiil
be given special notice of
özel olarak haberdar edilmiş olmak Fiil
be given to
verilmek Fiil
be given to speculation
bir şeyi zihninde uzun uzun tartmaya eğilimi olmak Fiil
be given up
vazgeçilmek Fiil
calculation given in round figures
toparlak hesap
carry out within a given time
belirlenmiş zaman süresi içinde tamamlamak Fiil
carry out within the given time
belirlenmiş zaman süresi içinde tamamlamak Fiil
credit given flat
faizsiz teminatlı kredi
cup given as a prize
kupa
demanding to have given back and restored
istirdat
equivalent given in return
karşılık
have been given the duty of
ödevlendirilmek Fiil
I am not given that way
Ben böyle bir adam değilim.
I'm given to understand that ...
Anladığım kadarıyla, ...
I've never given it much thought.
Hiç düşünmemiştim.
in a given instance
belli bir örneği ele alacak olursak
judgment given for the plaintiff
davacı lehine verilen karar İsim, Hukuk
judgment given in default
gıyabi hüküm
loss given default
temerrüt halinde maruz kalınacak zarar İsim, Bankacılık
name given to a child when its umbilical cord is cut
göbek adı
No explanation was given as to ...
... konusunda herhangi bir açıklama yapılmadı.
not to be given to praise
pek iltifatkâr olmamak Fiil
notice to be given on both sides
her iki tarafa yapılacak ihbar
on a given d
günün birinde
on a given day
günün birinde
security given or possessed in the form of ready money
nakdi teminat
superintendent of schools in a given district
maarif müdürü
to be given notice of
bir şey hakkında ihbar
under the given conditions
bu şartlar altında
wholly given to drinking
kendini tamamen içkiye vermiş
without any thing being given in return
ivazsız
Advances Given to Subcontractors
Taşeronlara Verilen Avanslar İsim, Muhasebe
Checks Given and Payment Orders (-)
Verilen Çekler ve Ödeme Emirleri (-) Muhasebe
Ingilizce-Türkçe terim çevirileri: Zargan Ltd.