incompatible

  1. uygunsuz, âhenksiz, uyuş(a)maz, anlaşamaz, birbirine uymaz, telif edilemez, gayri kabili telif.
    Excessive
    drinking is incompatible with good health: Çok içki içmek sağlığa zararlıdır.
    Two persons who were utterly incompatible: Birbiriyle hiç anlaşamayan iki kişi.
  2. zıt, karşıt, tezat halinde olan, tezat teşkil eden.
    incompatible colors.
  3. geçimsiz, birbiriyle geçinemeyen/anlaşamayan.
  4. Logic zıt, çelişik.
    incompatible propositions.
  5. erişimsiz, aynı şahıs tarafından aynı anda tutulamayan/erişilemeyen (iki farklı mevki/rütbe vb.).
  6. Medicine bağdaşmaz, aynı anda kullanıldıklarında zararlı etkileri olan (ilâç vb.).
    incompatible drugs.
bağdaşmaz denklemler.
uyuşmayan çıkarlar Noun
uyuşmayan menfaatler Noun
nitelikleri gereği aynı kişide birleşmeyen iki memuriyet
sıfat veya görev
uyuşmayan görüşler Noun
ile uyuşmaz
...'e aykırı olmak Verb