kan

Turkish-English Translation

  1. blood
  2. strain
  3. lifeblood
Turkish-English translations from Zargan's own database

Turkish-English Phrases

kan bağı
blood relation Noun
kan emici yarasa
vampire bat Noun, Zoology
Kan Grubu Belirleyicilerinin Değişimine Dair Avrupa Sözleşmesi
European Agreement on the Exchanges of Blood-Grouping Reagents Noun, International Law
kan kanseri
leukemia Noun, Medicine
kan kaybından ölmek
bleed to death Verb, Medicine
kan sulandırıcı
anticoagulant Noun, Pharmacology
kan sulandırıcı
blood thinner Noun, Pharmacology
kan sulandırıcı ilaç
anticoagulant Noun, Pharmacology
kan sulandırıcı ilaç
blood thinner Noun, Pharmacology
kan ürünü
blood product Noun, Medicine
kandaki alkol oranı
blood alcohol level Noun, Medicine
kansız
bloodless Adjective
kayın hısımlığı
kinship by marriage Noun, Civil Law
pıhtılaşma paneli
coagulation panel Noun, Medicine
pıhtılaşma paneli
coagulation profile Noun, Medicine
pıhtılaşma paneli
coagulation studies Noun, Medicine
pıhtılaşma paneli
coagulation screen Noun, Medicine
pıhtılaşma paneli
clotting profile Noun, Medicine
pıhtılaşma paneli
clotting studies Noun, Medicine
pıhtılaşma paneli
clotting panel Noun, Medicine
akarak pıhtılaşmış kan
gore
asil kan
blue blood
bütün kan
whole blood
oksijenlenmiş kan
oxygenated blood Noun, Medicine
oksijenli kan
oxygenated blood Noun, Medicine
saf kan
pure blooded
saf kan
thoroughbred
saf kan
(horse) thoroughbred
saf kan
pure blood
taze kan
new blood
yarı kan
half blood
kan ağlamak
to bleed Verb
kan akçesi
blood money
kan akışı
blood flow Noun, Physiology
kan akıtma
blood letting
kan akıtmak
to draw blood Verb
kan akıtmak
to let blood Verb
kan akrabaları
related by blood Noun
kan akrabaları
relations by blood Noun
kan akrabalığı
blood relationship
kan akrabalığı
privity of blood
kan akrabalığı
blood relation
kan akrabalığı
kindred Noun, Law
kan akrabası
relative by blood Noun
kan akrabası
of kindred blood Noun
kan akrabası olmayan
stranger in blood
kan aktarımı
blood transfusion
kan alma
blood letting
kan alma uzmanı
phlebotomist Noun, Employment
kan almak
to draw blood Verb
kan bağı
blood bond
kan bağı
natural cognation
kan bağı
connection Noun
kan bağı
blood relationship
kan bağı
consanguinity Noun
kan bağı
blood
kan bağı ile bağlı olan
cognate
kan bağı veya evlilik yoluyla
by blood or marriage Adverb, Law
kan bağışı
blood donation
kan bağışlamak
to donate blood Verb
kan bağışlayan
blood donor
kan bağları
ties of blood Noun
kan bağları
the ties of blood Noun
kan bankası
blood bank Noun
kan bankası
blood bank Noun, Medicine
kan basıncı
blood pressure (BP) Noun, Medicine
kan beynine sıçramak
to flip Verb
kan birikmesi
congestion Noun, Medicine
kan bozukluğu
deficiency of blood
kan damarı
blood vessel
kan damarları şebekesi
plexus
kan davası
vendetta Noun, Sociology
kan davası
blood feud Noun, Sociology
kan davası
feud Noun, Sociology
kan davası gütmek
to feud Verb
kan deryası
bloodbath Noun
kan deveranı
blood circulation
kan dökme
carnage
kan dökme
bloodshed
kan dökmeden
bloodless
kan dökmek
to shed blood Verb
kan dökmeye hevesli
bloodthirsty
kan dökücü
sanguinary
kan dökücü
butcher
kan dolaşımı
circulation Noun, Medicine
kan dolaşımı
blood stream
kan dolaşımı
blood circulation
kan dolaşımı bozukluğu
disturbance of circulation
kan dolaşımı bozukluğu
disturbance of blood circulation
kan dolaşımı ile ilgili
circulatory
kan dolaşmak
to circulate Verb
kan düşmanlığı
hereditary enemy
kan emici
drone Noun
kan emici
blood sucker
kan emici
bloodsucker Noun
kan esası
jus sanguinis Noun, International Law
kan gibi
sanguine
kan gibi
bloody
kan gölü
blood bath
kan gölü
pool of blood
kan grubu
blood group
kan grubu
blood type Noun, Medicine
kan grubu uyumu
blood group compatibility Noun, Medicine
kan gütme
blood feud
kan hısımlığı
line of consanguinity Noun, Law
kan hısımlığı
blood relationship
kan hısımlığı
natural cognation
kan hısımlığı
kinship by blood Noun, Civil Law
kan hısımlığı derecesi
degree of consanguinity Noun, Law
kan hısımlığı derecesi
degree of consanquinity
kan hısmı
blood relation
kan hısmı
near in blood
kan hücresi
blood cell
kan hücum etmek
to engorge Verb
kan ile bağlı
related by blood
kan ile ilgili
sanguine
kan ım beynime hücüm etti
my blood is up
kan ım dondu
my blood ran cold
kan izi
trail of blood
kan kanseri
leukaemia Noun, Medicine
kan kardeşi
sworn
kan kardeşi
blood brother
kan kaybetmek
to bleed Verb
kan kaybetmek
to loose blood Verb
kan kaybı
blood loss Noun, Medicine
kan kifayetsizliği
poverty of blood
kan kültürü
blood culture test Noun, Medicine
kan kültürü
blood culture Noun, Medicine
kan kültürü testi
blood culture test Noun, Medicine
kan kültürü testi
blood culture Noun, Medicine
kan lekeli
bloodstained
kan lekesi
bloodstain
kan nakli
blood transfusion
kan nakli
transfusion blood
kan nakli
blood transfusion Noun, Medicine
kan pıhtısı
blood clot Noun, Medicine
kan plazması
blood plasma Noun, Medicine
kan plazması tedavisi
blood plasma therapy Noun, Medicine
kan renginde
sanguine
kan sayımı
blood count
kan sayımı yaptırmak
to have a blood count done Verb
kan şekeri
blood glucose level Noun, Medicine
kan şekeri
glycemia Noun, Medicine
kan şekeri
blood sugar concentration Noun, Medicine
kan şekeri
blood glucose concentration Noun, Medicine
kan şekeri
blood glucose Noun, Medicine
kan şekeri
blood sugar Noun, Medicine
kan şekeri
blood sugar level Noun, Medicine
kan şekeri
blood sugar Noun, Medicine
kan suyu
plasma
kan tablosu
blood picture Noun
kan tadıyla köpekleri kışkırtmak
to flesh Verb
kan tahlili
blood test
kan ter içinde
all of a sweat
kan testi
blood test
kan testi yaptırmak
to have a blood test done Verb
kan transfüzyonu
blood transfusion Noun, Medicine
kan tükürmek
to spit blood Verb
kan tutmuş
overwhelmed by the blood
kan ürünleri
blood products Noun
kan ürünü
blood product Medicine
kan uyuşmazlığı
blood-type incompatibility Noun, Medicine
kan uyuşmazlığı
blood incompatibility Noun, Medicine
kan uyuşmazlığı
Rh incompatibility Noun, Medicine
kan ve kayın hısımları
blood relatives and relatives by marriage Noun, Law
kan veren
blood donor
kan vermek
to give blood Verb, Medicine
kan veya su toplanmasıyla ilgili
congestive
kan yuvarı
corpuscule
kan zehirlenmesi
septicemia
kan zehirlenmesi
toxaemia toxemia
kan zehirlenmesi
blood poisoning
kan zehirlenmesi
septicaemia septicemia
açlık kan şekeri
fasting blood glucose Noun, Medicine
alçak kan basıncı
low blood pressure
ana tarafından kan akrabaları
cognates Noun
aşırı kan kaybı
haemorrhage
baba tarafından kan hısımları
agnates Noun
baba tarafından kan hısımlığı
agnatic relationship
beyne kan hücumu
congestion of the brain
BLOOD kan nakletmek
to transfuse Verb
büyük çapta kan dökümü
hecatomb
çok kan dökülmüş olan
bloody
düşük kan basıncı
low blood pressure (LBP) Noun, Medicine
düşük kan basıncı
hypotension Noun, Medicine
hem kan bağı
mixed cognation
İçim kan ağlıyor.
I'm dying inside.
saf kan olmayan
underbred
yanağından kan damlamak
to be glowing with health Verb
yanağından kan damlamak
to be in rude health Verb
yanağından kan damlıyor
in glowing health
yüksek kan basıncı
high blood pressure (HBP) Noun, Medicine
yüksek kan basıncı
hypertension Noun, Medicine
yüze kan hücumu
flush
Turkish-English phrases from Zargan's own database

Turkish Dictionary (Kubbealti Turkish Dictionary)

  1. Plazma ve kan yuvarlarından meydana gelen ... besleyen kırmızı renkli sıvı
  2. bk. –gan
  3. Mâden yatağı, mâden ocağı
Summary published in cooperation with Kubbealti Foundation. Please visit www.kubbealtilugati.com for the full entry, including etymologies, detailed senses, usage examples and much more.