legitimate

English-Turkish Translation

  1. Verb, Law meşrulaştırmak
  2. Adjective, Law meşru
  3. yasal, kanunî, meşru.
    a legitimate government. the property's legitimate owner.
  4. yasalara/kanunlara uygun.
    Use public money only for legitimate purposes.
  5. meşru (olarak doğmuş).
    a legitimate child. of legitimate birth.
  6. mantıkî, makul, akla/mantığa/düşünceye uygun.
    a legitimate conclusion. It would be legitimate to think that …
  7. miras olarak hak kazanmış, tevarüs etmiş.
    a legitimate sovereign/king.
  8. haklı, yerinde, şayanı kabul.
    a legitimate complaint. Sickness is a legitimate reason for absence from school or work.
  9. usule/nizama/mevzuata/kurallara uygun.
    legitimate advertising expenditure.
  10. Theatre profesyonel sanatçıların oynadığı.
    the legitimate theater/drama.
  11. yasallaştırmak, meşru kılmak, yasaya/kanuna uydurmak/uygun hale getirmek.
    to legitimate an accession to the throne.
  12. (piç çocuğun) nesebini tasdik etmek.
  13. meşruiyetini/yasalara uygunluğunu ilân etmek.
  14. onaylamak, tasdik etmek, haklı çıkarmak, yasalara uygunluğunu kanıtlamak.
English-Turkish translations from the Atalay Dictionary, First Edition

English Turkish Phrases

illegitimate
gayrimeşru Adjective
legitimacy
meşruiyet Noun, Law
legitimacy
meşruiyet Noun, Sociology
legitimate birth
nesebi sahih doğum
legitimate business expenses
yasal firma giderleri Noun
legitimate child
nesebi sahih çocuk
legitimate child
meşru çocuk
legitimate claim
haklı talep
legitimate claim
kanuni alacak
legitimate claim
kanuni hak
legitimate claim
meşru talep
legitimate conclusion
haklı sonuç
legitimate consignee
kanuni konsinye (malın kanunen gönderildiği kimse
legitimate costs
kanunen müsaade olunan masraflar Noun
legitimate costs
kanunen gider yazılabilecek masraflar Noun
legitimate defence defense
meşru müdafaa
legitimate descendant
nesebi sahih füru
legitimate descent
sahih nesep
legitimate doubt
haklı kuşkulanma
legitimate government
yasal hükümet Noun, Politics-Intl. Relations
legitimate government
meşru hükümet Noun, International Law
legitimate heir
yasal mirasçı
legitimate heirs
meşru mirasçılar Noun
legitimate hope
haklı olarak ümit besleme
legitimate interest
meşru hak
legitimate issue
meşru evlat
legitimate key
kurallara uygun anahtar
legitimate key
yasal anahtar
legitimate king
yasal kral
legitimate king
meşru kral
legitimate offspring
nesebi sahih füru
legitimate portion
yasal pay
legitimate proceedings
yasal kovuşturma
legitimate proceedings
yasal takibat
legitimate purpose
meşru amaç Noun
legitimate reasons
meşru nedenler Noun
legitimate reasons
meşru sebepler Noun
legitimate reasons
yasal sebepler Noun
legitimate reasons
yasal nedenler Noun
legitimate record
yasal kayıt
legitimate successor
kanuni mirasçı
legitimate target
meşru hedef Noun, Military
legitimate ways and means
meşru vasıta ve yollar Noun, Law
in legitimate defense
meşru müdafaa halinde
of legitimate descent
meşru soydan gelen
of legitimate descent
soyu sopu belli
use public money for legitimate purposes
kamu parasını yasal amaçlar için kullanmak Verb
use public money for legitimate purposes
devlet parasını meşru amaçlarla kullanmak Verb
use public money only for legitimate purposes
devlet parasını meşru amaçlarla kullanmak Verb
English-Turkish phrases from Zargan's own database