mop

  1. paspas, saplı tahta bezi, saplı bulaşık bezi.
  2. pürsek saç, dağınık taranmamış saç demeti.
  3. yüz buruşturma/ekşitme.
  4. paspaslamak, saplı bezle (tahta vb.) silmek.
    She has to mop the kitchen floor once a day.
  5. silmek, kurulamak.
    mop one's brow: (mendille) alnının terini silmek.
    It was such a hot day
    that he kept mopping his face with his handkerchief.
  6. silmek, temizlemek.
    The nurse gently mopped the blood from the wound with a soft cloth.
  7. yüz buruşturmak, yüzünü ekşitmek.
gündelikçi kadın
gündelikçi kadın.
azarlamak Verb
kolayca yenmek Verb
birine güzel bir dayak atmak Verb
(oyunda, tartışmada vb.) birini kolayca ve tamamen yenmek, mat etmek, haklamak, yere sermek.
(a)
ask. düşmanı temizlemek, silip süpürmek.
The battle was won, except for mopping up a few
small groups of enemy soldiers who continued to fight. (b)
k.d. bitirmek, tamamlamak.
I must just mop up the last of the work. (c) silmek, temizlemek.
It was you who dropped the milk, you'll have to mop it up.
ortalığı düzene koymak Verb
bir düşman mıntıkasını temizlemek Verb
birikmiş işleri temizlemek Verb
kârları emmek Verb
silip süpürmek Verb
birine karşı üstün gelmek Verb
birini dövmek Verb
hendekleri yandan toparlamak Verb
bütün kârları silmek ip süpüren zarar