... için henüz çok erken.
erken, vakitsiz, vaktinden önce, mevsimsiz, zamansız.
His premature death at the age of 39 is a great loss.
Adjective
erken doğan, tam olgunlaşmamış/gelişmemiş.
a premature baby.
Adjective
erken olgunlaşan, çabuk kemale eren.
Adjective
vaktinden önce alınan karar
erken boşalma
Noun, Sexuality
erken menopoz
Noun, Medicine
erken tanıma
Noun, International Law
vadesinden önce geri ödeme
vaktinden önce yazılmış rapor
vaktinden önce emekliye ayrılma
cildin erken yaşlanması
Noun, Medicine