privileged

  1. Adjective ayrıcalıklı, imtiyazlı.
    be privileged to do something: bir şeyi yapmak imtiyazına sahip olmak.
  2. Adjective zengin, nüfuzlu.
    The privileged classes of society: toplumun zengin /imtiyazlı sınıfları.
  3. Adjective özel izinli/ruhsatlı.
  4. Adjective yalnız belirli kimselere özgü.
    privileged ticket: özel/ucuz bilet.
  5. Adjective, Law gizli, mahrem, mahkemede açıklanamaz.
    Communication between a lawyer and client is privileged.
  6. Adjective şeref verici.
  7. Adjective, Maritime Traffic öncelikli, önce sefere çıkabilen (gemi). (bkz: burdened )
ayrıcalık Noun, Law
imtiyazlı sınıflar Noun
imtiyazlısınıflar Noun
gizli verilen bilgi
aralarında inançlı bir ilişki bulunan kişiler arasındaki gizli muhaberat (bu şekilde öğrenilen bilgiler
tanık sıfatı ile de açıklanamaz
imtiyazlı alacaklı
rüçhanlı borç
(İskoçya) belli bir biçim gerektirmeyen belge
gizli belge
imtiyazlı belgeler Noun
ayrıcalıklı bilgi
ayrıcalıklı emisyonlar Noun
parlamentoda acele görüşme talebi
imtiyazlı ortaklık Noun, European Union
imtiyazlı kişi
(Br) imtiyazlı hisse
imtiyazlı hisse
imtiyazlı hisse senedi
(US) imtiyazlı hisse senedi
öncelik hakkı olan tekne
resmi biçimi olmayan vasiyet
tanığın ifade vermeyi reddetme hakkı
mutlu azınlık
ifşası caiz olmayan bilgiler Noun
imtiyazlı mevkie sahip olmak Verb
imtiyazlı olmayan alacaklı