quite

  1. Adverb tamamıyla, tamamen, büsbütün, bütün bütün, tam, her bakımdan, her yönüyle, pek.
    quite new: yepyeni,
    tamamıyla yeni.
    quite ten days ago: tam on gün önce.
    quite the reverse: tam tersi.
    quite right: pek haklı/doğru, pek yerinde, tamamıyla isabetli.
    quite so: elbette, şüphesiz, kuşkusuz.
    I don't quite know what he will do: Ne yapacağını pek bilmiyorum.
    not quite finished: tamamen bitmemiş.
  2. Adverb gerçekten, hakikaten, cidden, son derece.
    It is quite interesting: son derece ilginç.
    I quite
    believe that … : Cidden inanıyorum ki …
  3. Adverb epey(ce), oldukça, bir hayli.
    quite good: oldukça iyi.
    I was quite ill: Epeyce hasta idim.
veya
quite some deyimi birçok bileşik deyimler yapmakta kullanılır ve başlıca şu anlamları taşır:
(a) “oldukça, bir hayli, hatırı sayılır, külliyetli”.
quite a lot: külliyetli, pek çok, bir hayli.
quite a few: epeyce.
quite a while: bir hayli zaman, uzun süre. (b) “olağanüstü, fevkalâde, muazzam, harikulâde, harika, şahane”.
quite a guy/quite an athlete/quite a character: fevkalâde bir adam/atlet/şahsiyet.
quite a view: şahane manzara.
birçok, çok sayıda/miktarda, pek çok, bir hayli.
He has quite a few books. I spent quite a few years of my life there.
epey uzun bir yürüyüş
oldukça uzun bir süre
büyük hadise
bambaşka
kolaycacık
sakin geçen seçimler Noun
besbelli
taze taze
çoğu zaman
ekseri
açıktan açığa
öyle, doğru, haklısın.
olağanüstü/fevkalâde bir şey.
It is quite something to become a prime minister before 30: 30 yaşından
önce başbakan olmak olağanüstü bir şeydir.
iki dirhem bir çekirdek
pattadak pattadan
modada, rağbette.
orijinal bir tip olmak Verb
bir şeye benzemek Verb
bir şeyde kesin kararlı olmak Verb
bir konuda apaçık konuşmak Verb
açıkça söylemek Verb
bir şey hakkında hiçbir şey bilmemek Verb
tamamıyla sorumsuz olmak Verb
büyük yanılgıya düşmek Verb
kontrolden çıkmak Verb
zor işe alışık olmak Verb
formunda olmamak Verb
kendini pek iyi hissetmemek Verb
yeniden formunu bulmak Verb
uzun süredir Adverb
uzunca bir süredir Adverb
uzun bir süredir Adverb
sorunu bambaşka şekilde anlatmak Verb
havası olmak Verb
hiç pişmanlık duymadı
bir tahtası eksik
aslı faslı yok
aslı astarı yok
tesadüfen karşılaşmak Verb
biraz uygunsuz kaçmak Verb
pek formunda olmamak Verb
bambaşka cinsten
bir şeyi yeterli miktar görmüş olmak Verb
yakışık almaz
kolay geçinilir kimse
bambaşka bir vecheye bürünmek Verb
! Yüzünü gören cennetlik/seni gören hacı olur.