round-up

  1. dolaşma
  2. balıksırtı
  3. toplama
davarı/sığırı bir araya toplama. Noun
sığırtmaç, sürüyü toplayan/güden kimse. Noun
toplanma, toplantı, toparla(n)ma, dağınık şeyleri/kişileri bir araya getirme.
a roundup of criminals/of
suspected persons. a roundup of old friends.
Noun
özet, hulâsa, icmal.
a roundup of late news. Noun
bir baskın düzenlemek Verb
(a) (sığır/koyun vb. sürüsünü) toparlamak, bir araya toplamak.
We sent the dogs to round up the sheep.
(b) toplamak, bir araya getirmek.
They had rounded people at gun point. (c)
den. palanga makaralarını birbirine yaklaştırmak.
suçluları toparlama