save

  1. Verb kurtarmak.
    to save someone from drowning: birisini boğulmaktan kurtarmak.
    Help! save me! İmdat! Beni kurtarın!
  2. Verb korumak.
    to save someone from a danger: birisini tehlikeden korumak.
    God save our nation from
    enemies! Allah milletimizi düşmanlardan korusun!
    to save one's eyes by reading under proper light: uygun ışıkta okuyarak gözlerini korumak/yormamak.
  3. Verb tasarruf etmek, biriktirmek.
    to save money: para biriktirmek.
  4. Verb kazandırmak, tasarruf sağlamak.
    This measure would save the government $500. It saved us so much time and money.
  5. Verb önlemek.
    He resigned immediately to save them the trouble of sacking him: İşten atmalarını önlemek için hemen istifa etti.
  6. müstesna, hariç, -den başka/gayri, maada, yalnız.
    All the guests have left save one: Bir tanesi
    hariç, bütün misafirler gittiler.
    I answered all the questions save one.
    All is lost save honor: Şeref ve haysiyetten başka her şey kayboldu.
    save he be dead, he will return: Ölmezse mutlaka dönecektir.
    I know nothing save that she loves you: Bildiğim tek şey onun seni sevdiğidir.
    No hope save one: Yalnız bir tek ümit var.
yaşlılığı için para biriktirmek Verb
her ay maaşının yarısını tasarruf etmek Verb
paçayı kurtarmak, bir işten zararsız sıyrılmak, (tehlikeyi) savuşturmak, malını/canını kurtarmak.
Quick
thinking saved our bacon: süratle düşünüp karar vermek sayesinde paçayı kurtardık.
boşuna nefes tüketmemek/çene yormamak, fuzuli tartışmadan kaçınmak.
Save your breath! Boşuna çene yorma!
itibarını kurtarmak Verb
özsaygısını kurtarmak Verb
onurunu kurtarmak Verb
dayaktan/cezadan kurtulmak, kelleyi kurtarmak, ucuz atlatmak.
canını kurtarmak Verb
hayatını kurtarmak Verb
kelleyi/paçayı/postu kurtarmak, tehlikeden sıyrılıp kurtulmak.
paçasını kurtarmak Verb
yaşlılığı için biriktirmek Verb
yakayı/paçayı kurtarmak, zor bir durumdan sıyrılmak.
ortalama tasarruf eğilimi
marjinal tasarruf eğilimi
tasarruf eğilimi
rakipler karşısında maliyetten % 30 tasarruf sağlamak Verb
bir sürü masraftan tasarruf etmek Verb
yıllar boyu bir servet yapmak Verb
canlı olarak kurtarmak Verb
zevahiri kurtarmak/korumak.
They tried to keep up appearances after losing all their money.
yeni adla saklamak Verb, Information Technology
aksine hüküm olmadıkça, aksi öngörülmedikçe
aksine bir hüküm bulunmadığı takdirde
aksine bir hüküm yoksa
kuruşu biriktirmek Verb
masraflardan tasarruf etmek Verb
masraflarda tasarruf sağlamak Verb
şerefini/onurunu/itibarını/haysiyetini korumak, küçük düşmemek, şöhretine halel getirmemek.
He had
to resign, to save face: Onurunu korumak için istifa etmek zorunda kaldı.
müstesna
istisnalar bir yana
öngörülen muafiyetler ya da derogasyonlar saklı kalmak kaydıyla
...'de öngörülen istisnalar ya da sapmalar saklı kalmak kaydıyla
gelecek için para biriktirmek Verb
boğulmaktan kurtarmak Verb
gelecek için tasarruf yapmak Verb
gelecek için tasarrufta bulunmak Verb
işgücü tasarrufu sağlamak Verb
ufak ufak biriktirmek Verb
tatil için para biriktirmek Verb
iflası önlemek Verb
komisyondan tasarruf etmek Verb
gelir vergisinden tasarruf etmek Verb
bir şeyden iktisat etmek Verb
zahmetten kurtulmak Verb
birinin hayatını kurtarmak Verb
birinin canını kurtarmak Verb
(birinin) hayatıni kurtarmak Verb
birini şehre bedava götürmek Verb
birinin zarar ziyanını çıkarmak Verb
birine bir şey için zahmet vermemek Verb
saklamak Verb
yerden tasarruf etmek Verb
vergi tasarruf etmek Verb
görünüşü kurtarmak Verb
görünüşü kurtarmak Verb
! Tövbeler olsun! Sözüm ona! Hâşâ!
durumu kurtarmak Verb
zamanaşımına ara vermek Verb
trene yetişmek Verb
zamandan tasarruf etmek Verb
zaman kazanmak Verb
biriktirmek Verb
tatil için para biriktirmek Verb
sigorta anlaşması yoluyla tasarrufta bulunmak Verb
sigorta anlaşması yoluyla tasarrufta bulunmak Verb
boğazından kesmek Verb
! Tövbeler olsun! Sözüm ona! Hâşâ!
saklatmak Verb
her çareye başvurarak birini kurtarmaya çalışmak Verb
face1 (30).
mezardan çıkarmak Verb
âcil bir duruma çare bulmak, sıkışık bir anda (Hızır gibi) yetişmek.

Turkish Dictionary (Kubbealti Turkish Dictionary)

  1. Kuyruk sallayan kuşu