sheep

  1. Noun, Zoology koyun
  2. Noun, Zoology koyun
    (Ovis aries).
    barbary sheep: yeleli koyun.
    bighorn sheep: Kanada koyunu
  3. Noun pösteki, koyun derisi.
  4. Noun bön kimse.
köyün ortak çayırında koyunları otlatmak Verb
Koyun ve keçi yetiştiriciliği (NACE kodu: 01.45) Noun, Trades-Professions
merinos
karakoyun.
ayrıksın: mensup olduğu topluluğun âdet ve törelerine aykırı davranan kişi.
dağ koyunu
(Ovis montana dalli veya
Ovis dalli): K. Amerikanın kuzeybatısında yetişen iri,
beyaz tüylü, kıvrık boynuzlu yabani koyun.
Noun
dağ koyunu
(Ovis montana dalli veya
Ovis dalli): K. Amerikanın kuzeybatısında yetişen iri,
beyaz tüylü, kıvrık boynuzlu yabani koyun.
Noun
karaman koyunu, iri/yağlı kuyruklu koyun. Noun
koyun sürüsü
hiç düşünmeden/körü körüne liderini takip etmek.
(a) bighorn, (b) dağ koyunu, yabanî koyun.
bozkır koyunu
(Ovis vignei). Noun
bighorn Noun
(US) bir grup sivilin içinde casus olarak kullanılmak üzere bir subayın kıyafet değiştirmesi
mandıra
mandıracı
koyun yetiştirme
mandıracı
sheep tick Noun
kuzuboğan, kuzu defnesi
(Kalmia angustifolia): dar yapraklı, pembe çiçekli bir funda. K. Amerikada
yetişir, hayvanlar için zehirlidir.
Noun
lambkill
koyun çiftliği. Noun
küçük kuzukulağı
(Rumex Acetocella). Noun
koyun kenesi
(Melophagus ovinus). Noun
âşıkane/ürkek/mahcup/arzulu bakış. Noun
küçükbaş
toplumdan ayrılanları topluma döndürmek Verb
sürüden ayrılan koyunları sürüye iade etmek Verb
kurbanlık koyun gibi
çobansız sürü gibi (lidersiz halk).
birisine çekingen fakat arzu ve hasretle bakmak.
cezası aynı olduğundan daha ağır suçu da işlemek.
iyi/çalışkan/yetenekli olanlarla olmayanları birbirinden ayırmak.
A hard examination intended to separate
the sheep from the goats.
Ailenin yüzkarası, işe yaramaz/serseri ferdi.
iyiler ve kötüler.
koyun postuna bürünmüş kurt, yüze gülüp arkadan kuyu kazan kimse.