shine

  1. Verb parla(t)mak, parılda(t)mak, ışılda(t)mak, ışık saçmak.
    a fine morning with the sun shineing (down).
  2. Verb parlak/aydınlık olmak, göz kamaştırmak.
  3. Verb (duygu vb.) açık/berrak/vazıh olmak.
  4. Verb (göz/çehre vb.) aydınlanmak, parlamak.
  5. Verb cilâlamak, parlatmak, (kundura) boyamak.
    shine your shoes before going out.
  6. Verb (ışığı bir tarafa) yöneltmek.
    to shine a flashlight.
  7. Verb seçkin/mümtaz bir şahsiyet olmak, üstünlük/başarı göstermek.
  8. Noun parlaklık, parıltı, revnak.
  9. Noun cilâ.
    put a good shine on: iyice cilâlamak.
  10. Noun canlılık.
  11. Noun ihtişam, şaşaa.
  12. Noun güneş ışığı, güzel hava.
    rain or shine: hava nasıl olursa olsun, her halü kârda.
    I promise
    we'll be there at 8, rain or shine .
  13. Noun kundura boyası/cilâsı.
    These shoes need a shine .
  14. Noun kundura boyama/cilâlama.
  15. Noun hoşlanma, zevk alma, ısınma.
  16. Noun oyun, düzen, hile.
her türlü hava şartında
ün sağlamak Verb
tanınmak Verb
kaçak içki
saçma söz
her türlü havada, ister yağmur yağsın ister güneş açsın.
dans salonu
parıl parıl parlamak Verb
bir şeyde üstün olmak Verb
yaltaklanmak, dalkavukluk yapmak, gözüne girmeye/memnun etmeye çalışmak.
seçmeye başlamak Verb
içi ısınmak Verb
birinden hoşlanmak Verb
değerini azaltmak Verb
(birdenbire) çok hoşlanmak, kanı kaynamak, ısınmak.