İşin iyi tarafı ...
Adverb
halkı kendi tarafına çekmek
Verb
birini şiddetle paylamak
Verb
yaptığına pişman olmak, pişmanlık/nedamet duymak.
You'll grin on the other side of your face if you have to pay for the damage you did.
talih kendinden yana olmak
Verb
çoğunluğu kendi tarafına çekmek
Verb
kendi çıkarına bakmak
Verb
menfaatinin nerede olduğunu bilmek
Verb
çıkarını /menfaatini bilmek, gerçek çıkarının nerede/hangi tarafta olduğunu bilmek.
havuz locası
Noun, Tourism
havuz başı çardak
Noun, Tourism
İşin iyi tarafı ...
Adverb
birisini bozmak, rezil etmek, elâleme kepaze etmek, gülünç düşürmek.
kârın/çıkarın nereden geleceğini bilmek.
birini kendi tarafına kazanmak
Verb
uçuş için bekleyenlerin bulunduğu yer
hava limanında polis ve gümrük bölümünün arkasında bulunan yolcu ve kargo tarafı
Anadolu yakası
Proper Name, Place Names
(yolcuların beklendiği) geliş yanı
kör taraf: bir kimsenin baktığı yönün aksi.
Noun
muhasebe defterinde borçların kaydedildiği sayfa
öbür taraf/yüz, öte geçe, karşı yaka.
on the far side: ötesinde, -den ötede.
Noun
gramofon plağının arka yüzü.
Noun
bir teknenin veya cismin rüzgâr altı tarafı
hukuk muhakemeleri usul dairesi
(Br) borsada fiyatların düşmesi
baba soyu, ailenin baba tarafı. distaff side
(a) güneşli/güneş gören taraf, güneşe dönük yüz, (b) ümit verici yön, bir işin iyi/hoş tarafı, (c) (belirtilen
yaştan) daha küçük.
You're still on the sunny side of fifty: Yaşın henüz elliyi bulmadı.
yağmur alan taraf
Noun, Maritime Traffic
rüzgâr alan taraf
Noun, Maritime Traffic
birinin karşısında olmak
Verb
birinin karşısında yer almak
Verb
yan hava yastığı
Noun, Transport
yana takılan silah (tabanca, kılıç vb.).
kılıç veya tabanca gibi yana takılan silahlar
Noun
yan kuşak(lı), yan band(lı).
single side band: tek yan kuşaklı/bandlı.
yolcu sepeti
Noun, Transport
yan halka, açık halka, bir atom zincirine bağlı en son açık halka.
yan teminat (verilen kredi için gerekli olandan daha az miktardaki teminat
yan etki
Noun, Pharmacology
yan koruma çerçevesi
Noun, Transport
yandan çarpma
Noun, Transport
ikinci derecede önemli sorun
ikinci derece önemli sorun
ikincil derecede bir konu
yan lamba
Noun, Transport
(G. ve orta ABD) domuz budundan yapılmış jambon.
alabanda
Maritime Traffic
(reklamcılıkta) otobüs ya da başka araçların içinde ya da dışında ya da yanlarındaki reklam yeri
(a) (sirk vb.) yan gösteri, (b) yan sorun, yan olay, ikinci derecede önemli konu/sorun/olay.
yan adım, yana atılan adım (boks, dans).
Noun
marşpiyel
Noun, Automobiles
uzun favoriler.
side -whisrered: uzun favorili.
çoğunluktan yana olmak
Verb
birinden taraf olmak
Verb
birinin yanında olmak
Verb
yan etkiler yaratmak
Verb
şasi yan rayı
Noun, Transport
yalnız bir gazete veya derginin temsil edildiği röportaj
dolaylı olarak işitmek
Verb
kendisini destekleyenleri hayal kırıklığına uğratmak
Verb
kapağı dikey durumda olan zarf
arz yönünden ekonomi (ekonomide yatırım ve üretimin önemini vurgulayan kavram