1. İsim, Geometri kenar
  2. İsim yan.
  3. İsim taraf.
    right/left side: sağ/sol taraf.
    the other side of the picture: madalyanın ters tarafı.

    This country's climate is on the cool side: Bu memleketin iklimi soğukçadır.
  4. İsim cihet, yön, evre, safha.
    to consider all sides of a problem: bir sorunun her cihetini/safhasını
    gözönüne almak.
    be on the wrong/right side of fifty: yaşı elliden yukarı/aşağı olmak.
  5. İsim kenar.
  6. İsim yüz(ey).
    wrong side: (elbise vb.) ters yüz.
    wrong side out: (elbise) ters, içi dışına çevrilmiş.
  7. İsim etek, yamaç (dağ).
  8. İsim taraftarlar, ayrı fikirleri benimseyen topluluklardan herbiri.
    I am on your side in this issue:
    Bu konuda sizin tarafınızdayım (sizinle aynı fikirdeyim).
    He is on our side: O bizimle hemfikirdir, bizimledir.
    You have the law on your side: Kanun sizin lehinizdedir.
  9. İsim takım, grup, fırka.
  10. İsim, Denizcilik borda, böğür, kenar, yan, yan taraf.
  11. İsim kurum, caka, yüksekten atıp tutma.
  12. İsim (bilardo topunu) döndürme.
  13. Sıfat yan+, yandaki, yanda bulunan.
    side door: yan kapı.
  14. Sıfat yandan.
    a side view of an object: bir cismin yandan görünüşü.
  15. Sıfat bir yana yönelik.
    a side blow.
  16. Sıfat ikincil, tâli, ikinci derecedeki.
    a side issue/remark.
  17. Fiil taraflaşmak, taraf teşkil etmek.
  18. Fiil desteklemek, taraf tutmak.
    England sided Poland against Germany.
  19. Fiil yüz geçirmek
İşin iyi tarafı ... Zarf
Neyse ki ... Zarf
halkı kendi tarafına çekmek Fiil
yaptığına pişman olmak, pişmanlık/nedamet duymak.
You'll grin on the other side of your face if you
have to pay for the damage you did.
talih kendinden yana olmak Fiil
yasaya göre haklı olmak.
çoğunluğu kendi tarafına çekmek Fiil
kendi çıkarına bakmak Fiil
menfaatinin nerede olduğunu bilmek Fiil
çıkarını /menfaatini bilmek, gerçek çıkarının nerede/hangi tarafta olduğunu bilmek.
havuz locası İsim, Turizm
havuz başı çardak İsim, Turizm
İşin iyi tarafı ... Zarf
Neyse ki ... Zarf
birisini bozmak, rezil etmek, elâleme kepaze etmek, gülünç düşürmek.
kârın/çıkarın nereden geleceğini bilmek.
birini kendi tarafına kazanmak Fiil
uçuş için bekleyenlerin bulunduğu yer
hava limanında polis ve gümrük bölümünün arkasında bulunan yolcu ve kargo tarafı
polis ve gümrükten geçip
Anadolu yakası Özel Isim, Yer İsimleri
(yolcuların beklendiği) geliş yanı
geliş tarafı
(bilanço) sol taraf
yanında
arka
(argo) sevgilisini
karısını aldatma
kör taraf: bir kimsenin baktığı yönün aksi. İsim
yanında
hususi hukuk dairesi
çarpışma rizikosu İsim
alacaklı taraf
karanlık taraf
zimmet tarafı
borçlu taraf
muhasebe defterinde borçların kaydedildiği sayfa
borç hanesi
borçlu taraf
pasif
böğür darbesi İsim
ailenin kadın tarafı
sırt
öbür taraf/yüz, öte geçe, karşı yaka.
on the far side: ötesinde, -den ötede. İsim
gramofon plağının arka yüzü. İsim
salkım saçak
insancıl yanı
inhiraf etmek Fiil
yatmak Fiil
yamulmak Fiil
bir teknenin veya cismin rüzgâr altı tarafı
boca Denizcilik
borçlu taraf
(bilanço) pasif
zarar tarafı
sol taraf
ofsayt
aktif inde
ana tarafından
politik açıdan
kazanan tarafta İsim
karşı taraf
karşı taraf
baba tarafı
hukuk muhakemeleri usul dairesi
iskele
iskele borda
sol taraf
kibirli tavır almak Fiil
gelir tarafı
sağ taraf
doğru yüz
doğru taraf
gölgeli taraf
(Br) borsada fiyatların düşmesi
baba soyu, ailenin baba tarafı. distaff side
(a) güneşli/güneş gören taraf, güneşe dönük yüz, (b) ümit verici yön, bir işin iyi/hoş tarafı, (c) (belirtilen
yaştan) daha küçük.
You're still on the sunny side of fifty: Yaşın henüz elliyi bulmadı.
telekomünikasyon sektörü
içyüz
öbür taraf
kazanan taraf İsim
zayıf yan
yağmur alan taraf İsim, Deniz Taşımacılığı
rüzgâr alan taraf İsim, Deniz Taşımacılığı
kumaşın ters yüzü. İsim
birinin karşısında olmak Fiil
birinin karşısında yer almak Fiil
birine karşı olmak Fiil
yan hava yastığı İsim, Ulaşım
yana takılan silah (tabanca, kılıç vb.).
kılıç veya tabanca gibi yana takılan silahlar İsim
yan kuşak(lı), yan band(lı).
single side band: tek yan kuşaklı/bandlı.
tiyatroda yan loca
el freni
ek bina
omuz omuza
yolcu sepeti İsim, Ulaşım
yan halka, açık halka.
yan halka, açık halka, bir atom zincirine bağlı en son açık halka.
yan teminat
yan teminat (verilen kredi için gerekli olandan daha az miktardaki teminat
uzak bir kuzen
yan keski İsim
ek porsiyon (yemek).
yan etki İsim, Farmakoloji
yan giriş
profil
yan bakış
yan koruma çerçevesi İsim, Ulaşım
yandan çarpma İsim, Ulaşım
ikinci derecede önemli sorun
ikinci derece önemli sorun
ikincil derecede bir konu
hâkim muavini
yan lamba İsim, Ulaşım
sınıf ışıkları İsim
yan iş
yan ürün
kâkül
yan marj
(G. ve orta ABD) domuz budundan yapılmış jambon.
çıkıntı
alabanda Denizcilik
yan kenarı
fırsatını beklemek Fiil
davlumbaz
(US) iş arkadaşı
yan yer
(reklamcılıkta) otobüs ya da başka araçların içinde ya da dışında ya da yanlarındaki reklam yeri
yan yol
yanında yer alan başlık
yan sürgün İsim
(a) (sirk vb.) yan gösteri, (b) yan sorun, yan olay, ikinci derecede önemli konu/sorun/olay.
yan sıçrayış
yan adım, yana atılan adım (boks, dans). İsim
marşpiyel İsim, Otomobil
yan sokak.
yan hat
ana geziden ayrı
seçime bağlı yan gezi
bir odayı toplamak Fiil
yandan görünüş
profil
trotuvar
uzun favoriler.
side -whisrered: uzun favorili.
…in tarafını tutmak Fiil
çoğunluktan yana olmak Fiil
birinden yana olmak Fiil
birinden taraf olmak Fiil
birinin yanında olmak Fiil
birini desteklemek Fiil
arka kapıdan
yan kapıdan
yan etkiler yaratmak Fiil
şasi yan rayı İsim, Ulaşım
işlerin karanlık yanı
yalnız bir gazete veya derginin temsil edildiği röportaj
dolaylı olarak işitmek Fiil
kendisini destekleyenleri hayal kırıklığına uğratmak Fiil
kapağı dikey durumda olan zarf
rıhtım işçisi
çelik telli lastik
(yumurta) altı pişmiş
tavada alt süt edilmemiş
arz yanlı iktisat
arz yönünden ekonomi (ekonomide yatırım ve üretimin önemini vurgulayan kavram
yalpalamak Fiil