simple

  1. Adjective basit.
    a simple element: basit cisim/eleman.
    a simple explanation: basit bir izah tarzı.

    It's a simple matter: Basit bir iş (işten bile değil!)
  2. Adjective sade, süssüz, yapmacıksız.
  3. Adjective saf, mütevazi, kendi halinde.
    simple folk: kendi halinde kimseler.
  4. Adjective âdi, bayağı.
  5. Adjective kolay.
    The plan sounds simple enough but it won't be so simple to put it into action: Plan basit
    görünüyor, fakat uygulanması pek kolay olmayacak.
  6. Adjective saf, halis, katışıksız.
  7. Adjective doğal, tabiî, yapmacıksız.
  8. Adjective budala, alık, ahmak, bön.
  9. Adjective ahmakça.
  10. Adjective önemsiz, ehemmiyetsiz.
  11. Adjective kolay anlaşılır.
  12. Adjective ancak yeterli.
  13. Adjective, Botany yalın, katmersiz.
    a simple leaf. a simple stem.
  14. Adjective, Zoology tek, münferit.
    a simple ascidian.
  15. Noun budala, alık, ahmak, bön, sersem kimse.
  16. Noun sade/basit/yalın şey, bileşik/karışık/zor olmayan şey.
  17. Noun alelade/asaletsiz kişi.
  18. Noun ilâç yapılan ot.
basitleştirilmiş Adjective
yalın
basitleşmek Verb
bir kimseye ve mirasçılarına ait sınırsız yararlanma hakkı
mutlak ayni hak
münferit olarak ve sınırsız şekilde haiz olunan mülkiyet hakkı
gayri mahdut mülkiyet hakkı
mükellefiyeti olmayan mülk sahibi
herhangi bir şarta tabi olmadan intikal edebilen emlak mülkiyeti
sırf, düpedüz, açıkça, basbayağı, sadece, yalnız, tek.
carelessness pure and simple: düpedüz dikkatsizlik.
yalnızca iç piyasa yoluyla gerçekleştirilebilen arbitraj
adi taarruz
küçük avarya
basit ortalama
hafif yaralanma
hükümetin kararına dayanmayan deniz subayının kendi takdir ve girişimi ile yapılan abluka
yerel abluka
belirli bir meblağın belirli bir şahsa belirli bir vadede şartsız olarak ödenmesi vaadini içeren senet
ipoteksiz senet
basit
sigorta meblağının basit bir yüzdesi olarak ifade edilen kâr payı
kâr payı (sigorta tutarının yüzdesi olarak ifade edilen kâr payı
basit kâr payı
adi mükâleme
adi vekâletname
resmi itiraf
adi akit
yasal olarak bağlayıcı olmakla birlikte resmen onaylı olarak hazırlanmamış bir sözleşme
şifahi sözleşme
adi sözleşme borçu
adi sözleşme borcu
adi akreditif
ipotek garantisiz rehinli tahvil
ipotek teminatsız tahvilat
adi hakaret
basit çabalar Noun
yalınç denklem.
sınırsız mülkiyet Noun, Law
gayri mahdut mülkiyet hakkı Noun, Law
basit halk
bayağı kesir.
basit kesir Noun, Mathematics
basit kırık.
yalınç işlev.
temiz yürekli
basit faiz.
basit faiz Noun, Economics
basit yevmiye defteri
düğüm
basit hırsızlık
her defasında yeniden alınması gereken permi
basit yaşam
basit makine.
basit makine Noun, Engineering
bulunanların çoğunluğu
salt çoğunluk
basit çoğunluk Noun, Law
kolay kanan
akılsız
adi borç
şartsız borç
basit suç
adi suç
(devletler hukuku) sırf geçiş
basit sarkaç.
basit halk
basit kişi
sıradan kişi
geniş zaman
yalınç kök.
yalın tümce.
bön/saf/aptal/budala/cahil kimse.
He is a simple Simon about politics.
syrup.
yalın ritm, bir mezürde 2 veya 3 vuruşluk ritm.
basit aletler Noun
adi yazılı sözleşme
salt çoğunluk ile kabul edilmek Verb
Açık konuşacağım.
senin anlayacağın
Bu kadar basit. Sentence
O kadar basit. Sentence
(önerge) salt çoğunluk ile kabul edilmek Verb
hakikatin ta kendisi
basite indirgemek Verb
salt çoğunlukla karar almak Verb
kibar ve basit halk sınıfı