sleeve

  1. Noun, Textile Industry elbise kolu
  2. yen, elbise/gömlek kolu, plâk zarfı.
  3. Machines manşon, zıvana, kovan.
  4. elbiseye yen/kol takmak.
gizli planı olmak Verb
elinde koz olmak Verb
oynayacak çok kozu olmak, bir sürü gizli plânları/düzenleri olmak.
en önemli habere/delile sahip olmak.
(zamanı gelince kullanmak üzere) saklamak, el altında/hazır bulundurmak.
gizli bir kozu olmak Verb
içinden/bıyık altından/kıs kıs gülmek.
laugh in someone's face: birine karşı saygısızlık/küstahlık
göstermek, hiçe saymak, kıymet vermemek.
kıs kıs gülmek Verb
bıyık altından gülmek Verb
gizliden gizliye gülmek/alay etmek, bıyık altından gülmek.
başkasının fikriyle hareket etmek Verb
gizli bir plânı/niyeti/tasavvuru olmak.
He has a card up his sleeve: Gizli bir plânı var/Son kozunu henüz oynamadı.
(zamanı gelince kullanmak üzere) saklı, el altında, hazır.
hislerini saklamamak, içi dışında olmak, sır tutmamak, açık kalpli olmak.
hislerini (bilhassa aşkını) gizleyememek, belli etmek, açığa vurmak, açık kalpli olmak.
duygularını herkese göstermek Verb
(US) veresiye satın almak Verb
manşon
bardak kılıfı Noun, Food-Kitchen
sarkık yen, maşlah yeni: omuz kısmı geniş, bileği dar kolluk. Noun
plak kılıfı
gömlek kolu
içinden geçenleri açıkça göstermek Verb
duygularını açığa vurmak Verb
içi dışı bir olmak Verb
duygularını gizlememek Verb
wind cone Noun
kol düğmesi Noun, Clothing-Fashion
manşon
kablo çarığı