smoke

  1. Noun, Environment-Ecology duman
  2. Noun duman, tütün.
    to emit smoke: duman çıkarmak, tütmek.
  3. Noun hayal, uçucu şey.
    Their hopes and dreams proved to be smoke.
    to end in smoke: bir sonuca
    ulaşamamak, havaya uçup gitmek.
    That's all smoke: Bütün bunlar hayal/asılsız.
  4. Noun belirsizlik, müphemiyet.
    When the smoke of controversy has cleared, you will recognize him for the great man he is.
  5. Noun sigara içme.
    to have a smoke: sigara içmek, tüttürmek.
    They had a smoke during the intermission
  6. Noun sigara, puro.
  7. Noun duman, toz şeklindeki ince taneciklerin gaz içinde dağılmalarından oluşan asıltı.
  8. Verb tütmek, duman çıkarmak.
    The chimney is smoking.
  9. Verb (sigara/puro/pipo/tütün) içmek.
    Do you smoke? He smokes 20 cigarettes a day.
    No smoking! Sigara içilmez!
  10. Verb buhar/is/toz çıkarmak, tozutmak.
  11. Verb tütsülemek.
  12. Verb islenmek.
duman soluma Noun, Medicine
duman inhalasyonu Noun, Medicine
çabucak yapıp bitirmek, kaşla göz arasında yapmak, duman attırmak, tozu dumana katmak
. Offer Bill
a dollar to clean your yard, and watch his smoke: Bill'e bir dolar verirsen avluyu çabucak temizleyiverir.
" I can go to the store and be back in 5 minutes," bragged Tom, "Just watch my dust."
tütsülemek Verb
tellendirmek Verb
tüttürmek Verb
tütsülemek Verb
dumanlanmak Verb
sigara içmemeye yemin etmiş olmak Verb
bir sigaradan öbürünü yakarak zincirleme sigara içme
sigara dumanı Noun
yoğun duman
suya düşmek, akamete uğramak, sonuca ulaşamamak.
egzoz dumanı Noun, Transport
tütmek Verb
(a) neticesiz kalmak, havaya uçmak, başarısızlığa uğramak.
Because of one stupid remark, his whole
campaign went up in smoke . (b) yanıp kül olmak, (c)
k.d. tepesi atmak.
süratle, çabuk ve kolay.
ağızdan çıkan sigara dumanı
duman sütunu
havada uzanan duman
dumanın çıkması için bir çıkış bulmak Verb
sigaradan çıkan duman
Her güzelin bir kusuru vardır. Pürüzsüz saadet yoktur.
havada uzanan duman
pipo içmek Verb
hava kirlenmesine karşı önlem
sis bombası.
sigara içme molası
duman tüketicisi
duman hasarı (yangından ileri gelmesi halinde yangın poliçesi ile temin edilmektedir
duman hasarı
duman-sezer: yangın ihbar cihazı.
(orman yangınından çıkan) duman bulutu. Noun
sigara dumanı kaplı oda (politik entrika ve hilenin döndüğü yer
duman filtresi
esrar içmek Verb
esrar çekmek Verb
baca
ocak davlumbazı
sis havanı Noun, Military
(a) gizlenmiş hayvanı/kimseyi duman vererek çıkmaya mecbur etmek. (b) bir sırrı/gizli teşebbüsü/gizlenmiş
birisini bulup açığa çıkarmak.
They finally smokeed out the group that had been passing secrets to the papers. (c) (sigarayı vb.) içip bitirmek.
bir suikasti açığa çıkarmak Verb
bir suikast kokusu almak Verb
duman kabı: tutuşturulunca çok miktarda duman yayan madde içeren kap.
(a) deniz savaşlarında kullanılan duman perdesi, (b) gerçeği gizleyen/değiştiren aldatıcı söz/beyanat vb.
(Br) çağdaş endüstrilerin aksine
İngiltere'de ağır endüstrilere verilen ad
biriyle dostluk çubuğu tüttürmek Verb
sarı ağaç
(Continus coggygria, C. americanus). Noun
dumanla doldurmak, dumana boğmak.
egzoz dumanı pusluluğu Noun, Transport
Ateş olmayan yerden duman çıkmaz. Sentence
İstesen de istemesen de bu böyledir, bunu değiştiremezsin.
garajda sigara içmek yasaktır
Ateş olmayan yerden duman çıkmaz.
Ateş olmayan yerden duman çıkmaz.
ateş olmayan yerde duman olmaz
Ateş olmayan yerden duman çıkmaz. Sentence
Ateş olmayan yerden duman çıkmaz.