amortismanı yıllara dağıtmak
Verb
bir emtia ya da kıymetli kâğıt fiyatınin düşmesinden yararlanma stratejisi
borsa brokeri tarafından anında komisyon olarak kesilen ve yatırımcıya hiçbir şey bırakmayan bir opsiyondan elde edilen kâr
iki pazarda aynı malın fiyatının normal fiyat farkından düşük olması
arbitraj muamelesinde normal fiyat farkından aşağı olan miktar
borsada bir emtia veya menkul kıymet fiyatının düşmesinden yararlanma stratejisi
talep fiyatı ile teklif fiyatı arasındaki fark
borsada bir emtia ya da menkul kıymet fiyatının yükselmesinden yararlanma stratejisi
(US) aynı ya da değişik piyasalarda
muhtelif vade günleri ile satış ve alış için iki ayrı fiyat verilmesi
(reklam) iki yaprağı kaplayan orta sayfa reklam fiyatı
(reklamcılık , US) iki sayfalık orta reklam
bir dergide reklama ayrılan ortadaki sayfanın iki yüzü
bir dergide reklama ayrılan orta daki sayfanın iki yüzü
çiyseme noktasından uzaklık: havanın belirli bir andaki sıcaklığı ile çiyseme noktası arasındaki fark.
Noun
iki sayfayı kaplayan ilan
iki sayfayı kaplayan reklam
iki sayfayı kaplayan reklam
iki sayfayı kaplayan ilan
iki sayfayı kaplayan reklam
dergi yayımcılığında yazı ya da reklamın karşılıklı iki sayfanın alt ya da üst bölümüne basılması
orta yaşta çoğu kişide görülen göbek bağlama
bir dergi ya da gazetede bir reklamın karşılıklı iki sayfanın bir bölümü üzerinde çıkacak şakilde düzenlenmesi
(US) maliyet ile satış fiyatı arasındaki fark
maliyet ile satış fiyatı arasındaki fark
maliyet fiyatı ile satış fiyatı arasındaki fark
(US) hazine bonosu fiyatı ile Eurodollar fiyatı arasındaki fark
iki sayfalık siyah beyaz reklam
değişik hisse senetlerindeki verim farklılığı (portföy yöneticilerince yararlanılan bir kavram
bir dersi on iki saate yaymak
Verb
rehin hakkını genişletmek
Verb
bir rehin hakkını genişletmek
Verb
bir haritayı yere sermek
Verb
bir haberi yaymak bir haberi örtbas etmek
Verb
biri hakkında her türlü yalan yaymak
Verb
birileri arasında yaygınlaşmak
Verb
birileri arasında yayılmak
Verb
masa örtüsünü sermek
Verb
masa örtüsünü yaymak
Verb
armalardaki gergin kanatlı kartal.
Noun
kayakta akrobatik bir numara.
Noun
vatanseverlik konuşması yapan hatip
gübrelemek
Verb, Agriculture
gübre atmak
Verb, Agriculture
ağızdan ağıza dolaşmak
Verb
boydan boya uzanan yazı başlığı
taksitleri aylara dağıtmak
Verb
faaliyet tabanını genişletmek
Verb
gübrelemek
Verb, Agriculture
gübre atmak
Verb, Agriculture
eğitimin yaygınlaştırılması
(US) döviz kurları arasındaki farklılık
riskin dağıtılması (sigortacının ciddi bir kayba uğrama riskini azaltmak için sigorta ettiği mal veya
mülkü başka bir sigortacıya da sigorta ettirmesi
kendini beğendirmeye/iyi tesir bırakmaya çalışma(k).
takatinin üstünde çalışmak, kendini zorlamak/yıpratmak.
satış için malları sermek
Verb
malları satılmak üzere teşhir etmek
Verb
vergi nedeniyle geliri yıllara dağıtmak
Verb
geliri vergilendirmek amacıyla dağıtmak
Verb
birşeyi zamana yaymak
Verb
birşeyi yayarak açmak
Verb
biri için kırmızı halılar sermek
Verb
ödemeleri bütün bir mali yıla dağıtmak
Verb
tohum serpmek
Verb, Agriculture
tohum atmak
Verb, Agriculture
hesapların satır ve sütunlarda gösterildiği çalışma tablosu
Noun
matris tekniği ile kayıt tutma
matris tekniğiyle kayıt tutulan muhasebe
birşeyi birşeye sürmek
Verb
birşeyi birşeyin üzerine sürmek
Verb
birşeye birşey sürmek
Verb
birşeyin üzerine birşey sürmek
Verb
bir aktifin maliyetini kullanış ömrüne yaymak
Verb
herkesi bilgilendirmek
Verb
herkesi haberdar etmek
Verb
bağımsızlığını kazanmak
Verb
kendi ayakları üzerinde durmak
Verb
iki karpuzu bir koltuğa sığdırmaya çalışmak
Verb
aynı anda birçok şey yapmaya çalışmak
Verb
aynı anda pek çok işle uğraşmak
Verb
ağızdan ağıza dolaşmak
Verb
(haber) ağızdan ağıza dolaşmak
Verb
bütün birinci sayfayı kaplamak
Verb
geniş bir alana yayılmak
Verb
geniş bir alanı kaplamak
Verb
yetersiz dağıtılmış olmak
Verb
abartarak övmek/methetmek, ballandırmak, göklere çıkarmak, dalkavukluk yapmak, yaltaklanmak, bin dereden
su getirmek.
Bob wanted to go to the movies. He layed it on thick to his mother: Bob sinemaya gitmek için annesine yaltaklandı.
bu hastalığın yayılmaksını önlemek
Verb
Karada Çıkabilecek Yangınlarla, Deniz, Liman veya Kıyıda Çıkıp Karaya Ulaşabilecek ve Yayılabilecek veya
Karada Çıkıp Kıyı, Liman ve Denize Ulaşabilecek Yangınlara Karşı Alınabilecek Önleme, Söndürme ve Kurtarma Tedbirleri Hakkında Yönetmelik
Proper Name, Law