super

  1. (a)
    superintendant, (b)
    supervisor, (c)
    supernumerary.
  2. üstün nitelikli mal.
  3. arı kovanında bal bulunan yer.
  4. en iyi cins kâğıt.
  5. önemsiz rollere çıkan oyuncu.
  6. mücellithanede kullanılan pamuk takviye bezi.
  7. çok ince.
  8. en âlâ, üstün, ekstra.
  9. aşırı, son derece.
japon yapıştırıcısı Noun, Chemistry
süpernova Noun, Astrophysics
kıyaklık (argo)
“üstün(de), üzerinde, fevkinde, fazla, ziyade, ek, ilâve, aşırı, son derece, tam, olağanüstü” anlamları
katar.
supercritical: son derece kritik,
superfine: aşırı ince,
superexcellence: olağanüstü mükemmeliyet,
supertax: ek/ilâve vergi vb.

NOT:
super- ön eki pek çok sözcüklerin önüne gelerek yeni sözcükler üretir. super- ile başlayan sözcük sözlükte bulunamazsa baştaki super kaldırıldıktan sonra kalan sözcüğün anlamı bulunup yukarıki kural uygulanmalıdır.
Prefix
önekinin değişik şekli.
ör.: survive, surname.
süper bono Noun, Banking
süper hâkim durum Noun, Competition Law
taşma
ek dara (ambalaj ağırlığının belirli bir sınırı aştığı durumda ek dara oluşturulması
mini- supercomputer
super , extra ordinarily good .
premium gasoline Noun, Transport
premium gas Noun, Transport
high-octane gasoline Noun, Transport
super bond Noun, Banking
superpowers Noun
super dominance Noun, Competition Law
superstock Noun
hilarious Adjective
supercooling Noun, Chemistry
Way to go!

Alışılmış ölçülerden daha iyi, daha güzel, ... niteliklere, özelliklere sâhip olan